31 Temmuz 2015 Cuma

En sevdiğim renkler


Birazda biz araba keyfi yapalım dedik


En önemli iki şey

İki şey ‘Kalitesiz İnsan’ın özelliğidir:


Şikayetçilik
Dedikodu


İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:

Bakış açısını değiştirmek
Karşındakinin yerine kendini koyabilmek


İki şey yanlış yapmanı engeller:

Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgeçinden geçirmek
Hak yememek


İki şey kişiyi gözden düşürür:

Demagoji (Laf kalabalığı)
Kendini ağıra satmak (övmek,vazgeçilmez göstermek)


İki şey insanı ‘Nitelikli İnsan’ yapar:

İradeye hakim Olmak
Uyumlu Olmak


İki şey ‘Ekstra Değer’ katar:

Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek


İki şey geri bırakır:

Kararsızlık
Cesaretsizlik


İki şey kaşif yapar:

Nitelikli çevre
Biraz delilik


İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:

Baskın yeteneği bulmak
Sevdiğin işi yapmak


İki şey başarının sırrıdır:

Ustalardan ustalığı öğrenmek
Kendini güncellemek


İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:

Niyetin saf olması
Ruhsal farkındalık


İki şey milyonlarca insandan ayırır:

Sorunun değil, çözümün parçası olmak
Hayata ve her şeye yeni (özgün,orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek


İki şey gelişmeyi engeller:

Aşırılık (mübalağa, abartı,ifrat)
Felakete odaklanmış olmak


İki şey çözüm getirir:

Tebessüm (gülümseme)
Sükut (susmak)


İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:

Anne
Baba


İki şey geri alınmaz:

Geçen zaman
Söylenen söz


İki şey ulaşmaya değerdir:

Sevgi
Bilgi


İki şey "hayatta önemli olan her şey” içindir:

Nefes alabilmek
Nefes verebilmek


30 Temmuz 2015 Perşembe

Bu yazın en iyi saçları


Bu yaz renklerde iyice açıldığımız, modellerde de tamamen özgürleştiğimiz bir yaz oldu. İşte en sevdiğimiz modellerden birkaç örnek...

Bu yazın saçları



İSTER DÜZ İSTER DALGALI






Kısa dalgalı saçlar kadar, renkli düz saçlar da bu yaz büyük bir ilgi görüyor.
Eğer saçlarınızı doğal renklerinde kullanacaksanız katlı kestirmeyin. Uçlarına bakım yapın.
Eğer düz kullanmak isterseniz kulak üstünü biraz daha kısalttırabilir, cesaretiniz varsa traşlatabilirsiniz.

CESARETİN VAR MI AŞKA?


Uzun saçtan vazgeçemeyenler için önerimiz, gri mavi tonlar.
Zira sosyal medya ve ünlü isimler de gri mavi tonu iştahla kullandı.
Kahküllerinizin hafif uzaması ve yanlara doğru doğal bir dalgayla dışa dönmesi hoş durur.

KIRMIZILARI KIŞA SAKLAYALIM MI?

Saçlarda tokalar, canlı tonlar ve kahkülsüz modeller de revaçta.
Kırmızı tonları, yaz için riskli. Birkaç gün sonra pembeye döneceği için, siz kırmızıları kışa saklayın.

PEMBE SAÇLARA DİKKAT

Pembeye dönen saçların kötü göründüğünü s
öyleyemeyiz.
Ancak bakımsız ve akmış görünmesindense, yer yer açılan yer yer koyulaşan bir pembe çok daha iyi görünüyor.

ASİMETRİK KESİMLER İYİ DURUR

Saç renginde değişiklik istemeyenler, model konusunda özgür davranabilirler.
Özellikle asimetrik kesimler ve kat sevenler için hafif dalgalı, doğal şekiller bu yazın gözdesi olmuş durumda. 





Yemekten tat almanızı sağlayacak 10 öneri

Yemek yeme eyleminden daha fazla keyif almanız için size dereden tepeden birtakım önerilerde bulunacağım. Umarım işinize yarar çünkü bunları derleyebilmek için epeyce cüzdan boşalttım, kilolarla başımı derde soktum.

yemek yiyen iştahlı insan ile ilgili görsel sonucu

Yemek yemek dünyanın en keyif veren eylemlerinden biri. Beş duyuyla hissedilen muhteşem bir sanat eseri gibi. Yemek yerken mutluluk hormonu hücrelerini doldurur, ağzınız sulanır, burnunuz kokularla aşk yapar, gözünüzde tabaklar uçuşur, kulağınız yemekten yükselen cızırtıları duyabilmek için pür dikkat kesilir. Nerede, ne yediğiniz fark etmez. Yeter ki sofraya yalnız oturmayın.

Bir lokantaya giderken kavga etmeye değil yemek yemeye gittiğinizi unutmayın. Çok ince eleyip, sık dokursanız mutlaka canınızı sıkacak bir şey bulursunuz. Oraya eleştiri bombardımanı yapmaya gitmediniz.
Daha önceden bildiğiniz mekânlara gidin. Mönüyü ve yemekleri bildiğiniz için sinirlenme katsayınız yükselmeyecektir.
Gittiğiniz lokantada şefin en favori yemeğini öğrenip, onu ısmarlayın. O yemek onların imzasıdır, imzalarını hatasız atarlar.
Mönüsü çok kabarık mekânlara pek yaklaşmayın. Hiçbir mutfak, o kadar çeşitli yemeği çıkaramaz. Bilin ki bazı şeyler önceden pişirilmiş, hazırlanmıştır. Yani taze bir şeyler yeme şansınız pek yoktur.
Mönüsünde ‘dünya mutfağı’ yazan mekânlardan da uzak durun. ‘Dünya’ demekle neyi kastettiklerini öğrenmeye çalışın. Bütün dünya lezzetlerinin küçük bir mutfağa sığmayacağını aklınızdan çıkarmayın.
Eleştirilere pek kulak asmayın. Lezzet kişiye özeldir. Dilimizin üstündeki tat alma duyuları, parmak izi gibidir. Onun için herkesin damağı lezzetleri ayrı ayrı algılar. Benim beğendiğimi siz, sizinkini de ben beğenmeyebilirim.
Beraber yemek yediğiniz kişi, o anki psikolojiniz, aldığınız kokular, duyduğunuz müzik de lezzeti etkiler. Eğer karşınızda oturan kişiye sırıl sıklam âşıksanız, dünyanın en berbat yemeğini bile çok lezzetli bulabilirsiniz.
Lezzet her zaman pahalı değildir. Çok ucuza da lezzetli yemekler yeneceğini aklınızdan çıkarmayın. Özellikle esnaf lokantalarını keşfetmeye çalışın. Seyyar yemekçileri kulak arkası etmeyin.
Manzaralı ve pahalı semtlerdeki lokantalardan uzak durmaya çalışın. Çünkü buraların kiraları oldukça yüksektir ve bu, sizin hesabınıza mutlaka yansıyacaktır.
Gazetelerin veya dergilerin önerilerine kulak asın ama damağına güvendiğiniz eşinizin dostunuzun tavsiyelerine daha çok rağbet edin.
“ŞEF SEN BİLİRSİN" AKIMI
Birkaç ay önce, ABD Oregon Portland’da dört-beş masalı küçük bir lokantaya gittim. Mönü, bilgisayar çıkışı bir dosya kağıdıydı. Ne yesem diye kağıda bakınırken şef yanıma geldi, “Bana bırak” dedi. “Okey” dedim ve çok lezzetli bir yemek yedim.
Şef yanıma gelip, “Nasıldı?” diye sordu. “Mükemmeldi” deyip kendimi tanıttım. Sohbet arasında, ‘omakase’nin Amerika’da hızla yayıldığını söyledi. Yüzümü kızartıp“O da ne?” diye sordum. Anlattı: Omakase Japonca bir kelimeymiş. “Bana güven, kendini bana teslim et” gibi bir anlamı varmış. Yani Amerikalılar, mönüyü bir kenara bırakıp, seçimi şefe bırakmaya başlamışlar artık, buna da ‘Omekase Style’ adını yakıştırmışlar.
Şöyle bir düşününce, bu akımı yıllardan beri uyguladığım aklıma geldi. Özellikle ocakbaşlarında. Orada mönüyü elime bile almam, usta kendine göre takılır. En lezzetli etlerini sırayla tabağıma koyar. Dış gezilerimde de ‘Omakase’yi sıklıkla uygularım. Örneğin, Floransa’da bir dostumun tavsiyesi üzerine gittiğim Il Latino adlı lokantada, İtalyanca mönüyü anlamayınca şefe, “Sen bilirsin” demiştim. O da bana, o güne kadar yediğim en lezzetli tavşan yahnisini getirmişti.
YILAN TURŞUSU
Gittiğim esnaf lokantalarında da hep aynı şeyi yaptım. Ne yiyeceğimi şeflere bıraktım. Onlar da o günün en lezzetli yemeklerini bana yedirdiler. Mesela Brezilya’da şefe “Sen bilirsin” deyince, manyok unuyla yapılmış lapanın yanında siyah fasulye dolu bir tabak getirdi. O güne kadar bilmediğim ama muhteşem lezzetlere sahip olan malzemelerle tanışmış oldum.
‘Omakase Style’ yüzünden garip şeyler yemek zorunda kaldığım da oldu. Örneğin Vietnam’da, kırsal kesimdeki bir lokantada, mönüyü anlamayınca şefe “Sen bir şeyler getiriver” demiştim. O da getirmişti: Sirkenin içinde yılan turşusu...
“Şef sen bilirsin” akımı, öyle her restoranda uygulanamıyor. Büyük restoranlarda, otel lokantalarında, zincir lokantalarda ortalıkta “Sen bilirsin” diyecek şef bulmak kolay değil. Belki garsonlar bu konuda yardımcı olabilir ama onların da mönüdeki yemeklerin tadını bildiklerini pek sanmıyorum. Garsonlar, bütün dünya mutfaklarında sadece kendileri için pişen ‘özel’ yemeği yerler, sundukları pahalı yemekler hakkında pek bilgi sahibi olmuyorlar.
Bu akımın en iyi uygulandığı yerler, 5-10 masalı, küçük lezzet durakları. Buralarda mönü, o gün pazarda bulunan malzemelerle pişen yemeklerden oluşuyor. Yani bilgisayar çıktısı, tek sayfalık mönüler günden güne değişiyor. Sözün özüne gelirsek: İnsanlar yavaş yavaş, bol yıldızlı, şatafatlı restoranlar yerine, daha küçük, daha samimi, daha lezzetli mekânlara yöneliyorlar. Sanıyorum ‘dünya şikemperverleri’ garsonların, şeflerin, somöliyelerin, eleştirmenlerin itip kakmasından artık sıkıldılar.
Siz de “Şef sen bilirsin” deyin, pişman olmazsınız




14 Temmuz 2015 Salı

Yunanistan'ın En Güzel Adaları

Santorini


Sakız Adası

Mykonos



Girit


Yunanistan'ın En Güzel Adaları

Santorini Ege’nin en güzel manzarasına sahip, Mykonos ise sabaha kadar süren eğlencelerin, partilerin adresi. Girit kültürü ve yemekleriyle başlı başına ayrı bir ülke gibi. Spetses’te doğa ve denizin tadını en güzel şekilde çıkarmak mümkün. Yunanadaları herkes için çeşitli eğlence, dinlenme ve kültürü sunuyor. Biz de Jabiroo olarak sizin için Yunanistan’ın en güzel adalarını derledik.

GİRİT

Atina üzerinden aktarmalı olarak veya Pire’den feribota binerek 9 saatlik bir yolculuktan sonra Girit’e ulaşmak mümkün. Doğu Akdeniz’in ikinci büyük adası olan Girit’in, Anadolu topraklarında yaşayan birçok insan için ayrı bir yeri var. 1647 yılında 1,5 sene süren bir abluka sonunda Osmanlı topraklarına giren Girit, tam 268 yıl boyunca Osmanlı varlığı altında yaşamış ve ada, bu yıllar boyunca birçok Türk’e ev sahipliği yapmış. 1923 yılında Yunanistan ile yapılan bir anlaşma sonucu – çoğunun daha önce Anadolu’yu gördüğü bile muamma olan – 25.000 civarında Türk adadan ayrılarak yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti topraklarında yaşamaya başlamış.
Avrupalıların yazları oluk oluk aktığı, kalabalığıyla ünlü, toplu turizmin kalesi Girit’ten “ıssız ada” diye bahsetmek ilk başta biraz garip görünse de, burası yüz ölçümü ve koylarının çokluğu sayesinde sanki bir değil birkaç büyüklüğünde. Zeus’un vatanı Girit, bütün ziyaretçilerine o kadar öyle cömert ki; kalabalık-eğlence-gürültü-parti isteyene en çılgınını, sakinlik-huzur-doğa-deniz isteyene en lüksünü sunuyor.
Mutfağıyla ünlü Girit’e gittiğinizde yiyeceklerin en tazesine, en doğalına ve en lezzetlisine kendinizi hazırlayın! Büyük bir çoğunluğu zeytinyağıyla yapılan yemeklerin insana verdiği etki sadece hafiflik! Ayrıca burada, anasonsuz rakı “çikudya” ve adaya özel dut rakısı “mournoraki” mutlaka tatmanız gerekenlerden.



MYKONOS

Yunan adalarının en gözde ve en uğrak yeri olan Mykonos, eşsiz plajları, bembeyaz sokakları ile huzurun; dur durak bilmeyen partileri ile de eğlencenin diğer adı. AtlasJet’in haftanın 6 günü Mykonos’a direkt uçuşu var.
Bilenler bilir; hayat adalarda hep daha telaşsız, daha huzurlu akar. Ege’nin masmavi sularının ortasında, ışıldayan bir mücevher gibi duran Mykonos’a gelip de; adanın kendine has atmosferini solumamak imkansız. Sabaha kadar açık gece kulüpleri, sınır tanımayan partileri, bembeyaz ada evleri ve yel değirmenleri ile Mykonos; davetkar ve rahat bir akşam yemeği gibi!
Gündüzleri plajları dolduran insanlar, geceleri eğlenmek için akın akın bar ve klüplerin yolunu tutuyor. Bir tatilden beklediğiniz her ne varsa, sanırım Mykonos’ta hemen hepsini gerçekleştirmeniz için fırsat var.
Mykonos’un dünyaca ünlü mutfağını anlatmaya gerek var mı? Taptaze balıklar ve deniz ürünleri, çeşit çeşit zeytinyağlı ot yemekleri, bize hiç yabancı gelmeyen meze türleri ve daha birçok damağınıza layık lezzetler… Izgara ahtapot ise hemen her restoranda karşınıza çıkıyor.


SAKIZ ADASI

Hareketli şehir merkezi ve insanlarıyla Türkiye’deki adaları andıran Sakız Adası, Ege Denizi’nin kuzey doğu bölgesinde bulunuyor. İzmir’e feribotla 45 dakika olan adaya ulaşım ise çok kolay. Adaya sakız isminin verilmesi, burada yetişen çok sayıda sakız ağacından kaynaklanıyor. Ama aynı zamanda ada için Hora ismi de kullanılıyor. Burası sakin, doğal, küçük bir ada.
Köklü bir tarihe sahip olan Sakız Adası, her dönemden eserleri barındırıyor. Bu yüzden UNESCO’nun Dünya Mirasları Listesi’ne aldığı 11. yüzyıldan kalan ‘‘Nea Moni Manastırı’’ gibi eserler turistlerin ilgisini çekiyor.
Ada bir kenara, adadaki köyleri mutlaka görmek gerekiyor. Amfi tiyatro şeklinde kurulmuş olan Anavatos Köyü, etkileyici dar sokakları ve evlerin cephelerinde yer alan oymalarıyla Pyrgi Köyü bunlardan ikisi. Yaz tatili için ideal adalardan biri olan Sakız Adası, hala tarih kokan sokakları ve köyleriyle ziyaret edilmeyi her açıdan hak ediyor.
Adada damak zevkinize uygun çok fazla yemek bulunuyor. Özellikle balık ve diğer deniz mahsullerini içeren menüler görmek mümkün. Fiyatlar son derece uygun.

SANTORINI

Mavi kubbeli bembeyaz kiliseleri ve lacivert Ege’ye tepeden bakan birbiri üzerine dizilmiş küp gibi beyaz binalarıyla ünlü Santorini adası, yıllardır Yunanistan’ın turizm tanıtım posterlerini olduğu kadar çoğumuzun hayallerini de süslüyor. Haziran ve Eylül ayları arasında AtlasJet ve Borajet’in Mykonos seferleri sayesinde Santorini’ye gitmek artık daha kolay. Mykonos’tan feribota binerek 6 saatte Santorini’ye varılıyor. “En güzel manzaralı Yunan adası” olarak nam salmış Santorini, hayallerinizdeki tatil için paha biçilemez bir adres! Üç bin beş yüz yıl önce patlayan ve merkezi sulara gömülürken ardında 10 km çapında hilal biçimli bir krater (caldera) bırakan efsane volkan adası Santorini, beyazın ve mavinin her tonunu içinde barındıran anlatılması zor bir güzellik.
Adanın resimlerini görmeye alıştığımız destansı manzarası ise çoğunlukla “caldera”nın kuzey-batı ucundaki Oia Kasabası’na ait. Santorini ayrıca balayı adası olarak da anılıyor. Her yıl binlerce çift balayı tatillerini geçirmek için bu mavi-beyaz güzelliğe geliyor.
Santorini mutfağında deniz mahsulleri ön plana çıkıyor, ayrıca Ege mutfağının eşsiz örneklerine de sıkça rastlamak mümkün. Beyaz Santorini patlıcanı ile yapılan “millet” ve adaya özgü beyaz Santorini şarabını mutlaka denemek gerek.


SPETSES

Yunanistan’ın oldukça küçük bir adası olan Spetses; yemyeşil tepeleri ve limanları ile her yerden tanınmış kişilerin konakladığı, tekneleriyle yanaştıkları şirin bir ada. Yunanistan başkenti Atina’dan feribota binerek yaklaşık iki saatte adaya varmak mümkün. Küçük limanları, dar sokakları ve ilginç mimarisiyle Yunan evlerinin arasında yürürken; bunca tarih dolu geçmişin bugüne dek nasıl böyle korunabildiğini düşünüp bir kez daha hayran kalıyorsunuz bu adaya.
Spetses Adası, doğal güzellikleriyle birlikte tarihi dokusu ile de dikkat çekmeyi başarmış adalardan biri. Adada, 18. ve 19. yüzyıldan kalma eski evlere rastlamak mümkün. Tarihi, modern formlu evler ile birleştiren Spetses Adası; sade, şık ama bir o kadar da cezbedici bir ada.
Peki ya Spetses Adası’na özgü yemekler? Sadece küçük bir gurme seyahati için bile Spetses Adası’na gidebilirsiniz. Bu adaya özgü lezzetlerden güveçte pişirilen, domates ve biberin eşlik ettiği geleneksel balık yemeğini tadıp damağınızı şenlendirmenizi öneririz.



Aile Tatillerinin Vazgeçilmez Yerleri

1.Cunda Adası

Balıkesir’in Ayvalık ilçesine bağlı Cunda Adası dar sokakları, tarihi mekânları ve sakinliğiyle tatili huzurlu geçirmek isteyenlere hoş bir seçenek.
2.Marmara Adası

Balıkesir’e bağlı, Marmara Bölgesi’nin en büyük 2. Adası olan Marmara Adası’na ulaşım, İstanbul’dan deniz otobüsü seferleri ile sadece 2,5 saat sürüyor.
3.Erdek


Balıkesir’in yarımada şeklindeki ilçesi Erdek, Türkiye’nin ilk tatil mekânlarından biridir. Marmara Bölgesi’nden uzaklaşmak istemeyenler için uygun otel ve pansiyonların yer aldığı Erdek sahili, uzun sahil şeridiyle bol plaj seçeneği sunuyor.
4.Bozcaada

Çanakkale sınırları içinde yer alan Bozcaada, özellikle son yıllarda oldukça popüler. Hem yaz aylarında hem de bahar aylarında tatilciler tarafından tercih edilen Bozcaada, Türkiye’nin 3. Büyük adasıdır. Ayazma Plajı gibi meşhur mekânlara sahip olan bu adada, Türk ve Rum mahalleleri bir arada bulunuyor. Ramazan Bayramı tatilinde çeşitlilik arayanlar için Bozcaada uygun bir yer olabilir.
5.Çeşme
İzmir’in bir ilçesi olan Çeşme yaz aylarının en tercih edilen yerlerinden biri. Özellikle eğlence mekânları ve bitmeyen hareketlilik isteyen tatilciler için Çeşme uygun bir alternatif.
6.Şile    
İstanbul’a bağlı olan Şile, ‘tatilde şehirden uzaklaşamam’ diyenler için en iyi yerlerden biri. Karadeniz’e kıyısı olan ilçede son yıllarda artan mekanlar da ilgi çekmeye başladı. Ağva bölümünün 3000 olan nüfusu, yaz aylarında artan ilgiden ötürü 10.000’e kadar çıkabiliyor.
7.Amasra
Batı Karadeniz’de Bartın’a bağlı olan Amasra, kendine özgü mekânları ile tanınıyor. Meşhur balık restoranları ile Amasra, Ramazan Bayramı tatilini geçirmek isteyenler için hoş bir seçenek olabilir.
8.Side
Antalya’nın Manavgat ilçesine Side, Antalya’nın diğer yerlerine göre biraz daha sakin olarak bilinir. Bu yüzden yerli turistler tarafından da tercih ediliyor. Side’de hem deniz ve güneşten bolca faydalanabilir, hem de antik dönemlerden kalma tarihi mekânları gezebilirsiniz.
9.İğneada
İstanbul’un yanı başında Kırklareli’nde bulunan İğneada, ilginç bir bitki örtüsüne ev sahipliği yapıyor. İğneada’da, tatlısu içinde yetişen ağaçlardan oluşan subasar ormanlarına rastlamak mümkün. Avrupa’nın en büyük subasar ormanlarının bulunduğu İğneada, aynı zamanda 22 km uzunluğunda bir sahil şeridine de sahip. Doğa turizmini tercih eden tatilciler için uygun bir ortam olabilir.
10.Çamlıhemşin
Trabzon’a bağlı bir ilçe olan Çamlıhemşin’in doğal güzellikleri son yıllarda oldukça dikkat çekiyor. Eşsiz manzarası ve havası nedeniyle Ramazan Bayramı tatilini Karadeniz’de geçirmek isteyenler seçenekleri arasına Çamlıhemşin’i koyabilir.
11.Marmaris
Muğla’nın bir ilçesi olan Marmaris, Ramazan Bayramı’nı klasik bir yaz tatili gibi geçirmek isteyenler için iyi bir seçenek. Denizi de çok seven biriyseniz Marmaris isteklerinizi en iyi şekilde karşılayabilir.
Bodrum
Muğla’nın en büyük ilçesi olan Bodrum, yalnız Türkiye’de değil, dünyada da oldukça popüler bir tatil merkezi. Ramazan Bayram’ını lüks ve kalabalık mekânlarda geçirmek isteyenler için en iyi önerilerden biri olabilir.
Vizesiz gidilebilen yakın ülkeler
1.KKTC
Hem vize almadan, hem de çok yabancılık çekmeden tatil yapmak isteyen tatilciler için, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) uygun bir seçenek. Uygun fiyata ‘Yavru Vatan’a uçabilir, lüks otellerde konaklayabilirsiniz. Yanı başımızdaki KKTC’de düzenlenen turlarla keşfe çıkabilirsiniz.
2.Arnavutluk
Güneydoğu Avrupa’da yer alan Arnavutluk, Adriyatik ve İyon denizlerine komşudur. Uzun bir sahil şeridine sahip olduğu için yaz aylarında çok tercih edilir.
3.Makedonya
Sahil şehirlerinden Ohri’nin UNESCO Dünya Mirası olarak yer aldığı Makedonya, küçük bir ülke olmasına rağmen turizm çeşitliliği açısından bereketli bir ülke. Türkiye’ye yakınlığı nedeniyle de kısa süreli bayram tatilinde tercih edilecek uygun ülkelerden biri.
4.Karadağ
Adriyatik Denizi’nin bir diğer komşusu Karadağ, fiyortları ile oldukça meşhur bir ülke. Çok sayıda Türkün de yaşadığı ülkede, çok fazla iletişim problemi yaşamazsınız. Dağ ve deniz manzarası eşliğinde hoş bir Ramazan Bayramı geçirmek isterseniz Karadağ’ı tercih edebilirsiniz.
5.Bosna-Hersek
Ramazan Bayramı’nı klasik bir yaz tatilinden ziyade kültür gezisi şeklinde geçirmek için, Bosna Hersek güzel bir alternatif olacaktır. Osmanlı Devleti’nin sınırları içinde 400 yıllık bir geçmişe sahip olan Bosna, tarihi yaşamak isteyenler için güzel bir tatil rotası.
6.Gürcistan
Genellikle Karadeniz turlarında son durak olan Gürcistan, Kafkas kültürü hakkında bilgi sahibi olmak isteyen tatilciler için güzel bir ülke. Sovyet Rusya zamanından kalma yapılar ve doğal güzellikleri ile farklı bir kültür tanımak isteyenler, bu Ramazan Bayramı’nda Gürcistan’ı tercih edebilir.

12 Temmuz 2015 Pazar

Chef Meryl's Kadayıf Dolması Tarifi








Kadayıf Dolması Yapımı Tarifi'nin Malzemeleri

  • 300 gram taze tel kadayıf
  • 1 su bardağı kırılmış ceviz
Bulamak için;
  • 3 adet yumurta
  • yarım su bardağı süt
  • yarım paket vanilya
Kızartmak için;
  • sıvı yağ
Şerbeti için;
  • 2 su bardağı şeker
  • 2,5 su bardağı su
  • 3-4 damla limon suyu

Kadayıf Dolması Yapımı Tarifi'nin Yapılışı

Bu ilk kadayıf dolması yapmamdı. Zor olacağını düşünüyordum ama umduğum gibi olmadı. Bu ölçülere göre ben altı tane kadayıf dolması yaptım. Siz miktarlarını isteğinize göre artırabilirsiniz…
İlk olarak şerbeti hazırlıyoruz. Bunun için şeker ve suyu yaklaşık 20dk kaynatıyoruz. Ocaktan almaya yakın içerisine 3-4 damla limon suyu damlatıyoruz. Şerbetin oldukça soğuk olması gerekiyor o nedenle benim önerim şerbeti çok önceden yaparak dolaba kaldırmanız.
Kadayıfı elimiz ile biraz havalandırıyoruz. Avuç içi kadar parça alarak tezgah üzerinde açıyoruz. Bir kenarına kırılmış ceviz içinden koyarak sıkıca kenarlarını da  toparlayarak sarıyoruz. Kalan kadayıfları da bu şekilde sarıyoruz. Bir kap içerisinde yumurta,süt ve vanilyayı iyice çırpıyoruz. Hazırladığımız kadayıfları yumurtalı karışıma bulayarak elimiz ile düzeltiyoruz. Fazla gelen yumurtayı elinizle sıkabilirsiniz. Derin bir tencereye bolca sıvı yağ koyuyoruz ve kızdırıyoruz. Kızmış olan yağ içerisine kadayıf dolmalarını atarak her tarafını güzelce kızartıyoruz. Tencereden alır almaz hemen soğuk olan şerbetin içerisine bırakıyoruz. 3-4 dakika kadar şerbetin içerisinde tutarak servis tabağına alıyoruz. Ilık olarak servis ediyoruz. Afiyet olsun…

Chef Meryl's Fırında Sütlaç Tarifi






Fırında Sütlaç Yapılışı Tarifi'nin Malzemeleri

  • 1 litre süt
  • 1 su bardağı şeker
  • Yarım su bardağı pirinç
  • 3 yemek kaşığı buğday nişastası
  • 1 paket vanilya
  • 2 su bardağı su

Fırında Sütlaç Yapılışı Tarifi'nin Yapılışı

Pirinçleri güzelce yıkadıktan sonra 2 su bardağı su ile pişene kadar haşlayın. Çok az sulu kalacaktır. Haşlanan pirinçlerin üzerine sütü, vanilyayı ilave edip kaynatın. Karışım kaynamaya başlayınca şekeri ve 1/3 su bardağı sütle karıştırdığınız 3 yemek kaşığı buğday nişastasını ilave ediniz. 10-15 dk daha kaynatıp altını kapatın. Fırın için uygun ısıya dayanıklı sütlaç kaselerine sütlaçlarınızı paylaştırın. Tepsiniziesoğuk su doldurun ve sütlaç kaplarını fırın tepsinize dizin ( Tepsideki su sütlaç kaplarının yarısına kadar gelecek)Tepsiyi fırınınızın en üst rafına yerleştirin. 200 derecede, sütlaçlarınız kızarana kadar fırınlayın. Toprak kase kullanacaksanız bu tarife göre 6 adet çıkıyor. Afiyet olsun…