1- Kapalıçarşı ve Mısır Çarşısı’nı ziyaret edin. Kapalı Çarşı, 1461’den beri var! 60 sokaklı çarşı, insanın başını döndürüyor. Mısır Çarşısı’ndaki baharat kokuları ise bambaşka. Çarşı içinde çok özel lokanta ve kafeler de var. Havuzlu, çok rahat edeceğiniz bir mekan. Yemekler de çok leziz.
2- Mısır Çarşısı’nın iki yanındaki çarşıları çok renkli. Biri peynirciler, diğeri ise hayvanlar ve bitkilerin satıldığı pazar.
3- Balat, saatlerce yürünebilecek bir semt. Binalar, sokaklar, insanlar çok renkli. Bulgar Kilisesi, Fener Rum Lisesi, Patrikhane, eski camiler, Vefa’ya kadar kıvrılan sokaklar... Kış mevsimiyse, Vefa Bozacısı’ndan bir bardak leblebili, bol tarçınlı boza içmeyi de ihmal etmeyin.
4- Moda-Kadıköy arası, muthiş bir gezinti noktası. Çarşılar, rıhtım, çay bahçeleriyle bir gününüzü alır. Buket Uzuner’in ‘Su’ romanını da okumuşsanız bu bölgedeki gezintide daha mutlu olacaksınız.
5- Eminönü ve Mahmutpaşa, damardan İstanbul rotaları. Yeni Cami ile işe başlamak lazım. Boncukçular, sobacılar, çantacılar, gelinlikçiler, çeyiz mağazaları, tencereciler...Ve dünyanın başka hiçbir yerinde bulunamayacak ses cümbüşü. Kesinlikle abartmıyorum, bir şölene dalacaksınız.
6- Tüm gün süren Şehir Hatları ‘Uzun Boğaz Turu’, İstanbul’a gelen her turistin en sevdiği aktivite. Saat 10.35’de Eminönü’nden kalkıyor. Boğaz’da zikzak yaparak Anadolu Kavağı’na gidiyor. İstanbul’un yalılarıyla ilgiliyseniz her birinin başka bir hikayesi olduğunu öğreneceksiniz. Ve tabii saraylar... İnsanın aklını alan bir güzellik... Vapur, öğlen 2 saat kadar Kavak’ta kalıyor. Midye, balık, waffle yemek, işin geleneği. Bir de yürüyerek kaleye çıkmak lazım. Bu günlerde tadilat devam ettiğinden kale kapalı, ancak yakında açılacak. İnanılmaz bir manzara; Boğaz’ın Karadeniz’e açıldığı noktadasınız... Akşam 6 olmadan Eminönü’ne dönüyorsunuz.
7- İstanbul, yürüyerek keşfedilmesi gereken bir şehir. Çok yeni semtler veya şekilsiz gecekondu mahalleleri dışında, şehrin her yanında bol bol yürünmeli. Ama çok özellikli yürüyüş rotaları var: Kabataş-Ortaköy arası, acayip bir rotadır örneğin. Karaköy-Eminönü, Taksim-Karaköy, Aşiyan-Bebek, Büyükdere-
Yeniköy mutlaka yürünmesi gereken parkurlar. Rumeli Hisarı’nın içine girmeyi, “Bunu o tarihte nasıl da inşa etmişler?” diye hayaller kurmayı unutmayın.
8- Galata çok ‘IN’ semtlerden oldu. Kafeler, barlar, lokantalar gecenin geç saatlerine kadar açık. Bir akşamüstü takılmakta fayda var.
9- Ama son ayların en ‘IN’ semti Karaköy. En güzeli Çukurcuma’dan aşağı, Tophane galerilerini de gezerek yürümek. Karaköy’ü kendiniz keşfedin, neredeyse her hafta yeni bir mekan açılıyor.
10- Her ne kadar fazla turistik de olsa, Ortaköy’ü hâlâ seviyorum. Cumartesi ve pazar sabahları, tüm tezgâhlar açılmışken çok hareketli oluyor.
11- Nişantaşı, başka türlü bir İstanbul. Paris adeta, hatta biraz da Milano. Abdi İpekçi Caddesi mutlaka yürünmeli. Hatta onu kesen tüm sokaklara girip havasını koklayın. Teşvikiye Caddesi, Vali Konağı, hatta Maçka; bir yarım gün daha gider. Özellikle yılbaşı üzeri, ışıl ışıl renkleriyle muhteşem olur Nişantaşı. Birçok Avrupa şehrinden daha gösterişli ve renkli olduğunu söyleyebilirim.
12- Cihangir, bambaşka bir konsept. “Aa, bak o da buradaymış!” konuşmaları için gidiliyor. Ünlüler, paparazziler, onların meraklıları, birisi olmaya çalışanlar, takmıyormuş gibi görünenler... Yakında şehir dışından turlar gelecek herhalde... Her şeye rağmen havasını hâlâ koruyor. Mutlaka biraz dolaşmak, 1-2 kadeh içmek, bir kafede oturmak gerekir.
13- Taksim ve İstiklal Caddesi, zaten mutlaka yolunuzun düşeceği, istemeseniz de geçeceğiniz ana merkez. Nevizade’de bir soluklanmak, Asmalımescit’te biraz takılmak lazım. Tarihi tramvaya bir kez olsun binin. Tünel’e kadar gidip sonra oradan da tünel ile Karaköy’e geçin. İstanbul’un ilk metrosu, dünyanın ilk yer
altı taşımacılık sistemlerinden. Her adımda lokanta veya kafe var, ama çok sevdiğim özellikli bir yerden bahsedeyim: Kebapçı Enver Usta. Tünel’de, Tramvay Sokağı’nda, yer altında minnacık bir kebapçı.
14- Beşiktaş çarşısı, her derde deva. İnanın abartmıyorum, ne isterseniz bulursunuz orada. Hele cumartesi günleri semt pazarı kurulunca, hayatın en ortası haline gelir Beşiktaş. Çarşı içindeki balıkçılar da pek keyifli olur. Meyve sebze halinin ortasında meyhaneler var, acayip severim.
15- Lale mevsiminde İstanbul’da olursanız, ki nisan ve mayıs ayları, Emirgan Korusu bir cennete dönüşüyor. Hele sabah erkenden orada olursanız, kalabalık bastırana kadar koca korunun içinde kendinizi kaybediyorsunuz.
16- Salacak’ta güneşin batışını mutlaka izleyin. Yok böyle bir güzellik! Ayrıca, Kuzguncuk’a kadar yürüyüp bu şahane semtin yokuşlu yollarında fotoğraflar çekin. Hâlâ eski İstanbul, aslında “gerçek İstanbul” kokusu duyabileceğiniz bir semt Kuzguncuk. Zaten film platosu gibi kullanılan sokaklarını mutlaka tanıyacaksınız.
17- Kız Kulesi’ne gidebilirsiniz. Üsküdar ve Ortaköy’den seferler var. Bir kahve içmek, hafif bir şeyler atıştırıp manzarayı seyretmek, emsalsiz bir zevk.
18- İlle de bir AVM görmek isterseniz, İstinye Park’ı öneririm. Artık bir klasik. Özellikle kış günlerinde insana iyi gelen bir havası var. Meyve-sebze pazarı çok aydınlık ve renkli. Ayrıca Kanyon da, İstanbul’a gelenlerin farklı bir AVM görüp fast-food dışında şık lokantalarda yemek yemek için tercih ettikleri bir adres. En yeni ve şık alışveriş merkezimiz ise Zorlu.
19- Florya’daki İstanbul Akvaryum binlerce çeşit balık ve deniz canlısıyla, dünya çapında bir akvaryum. 5D sinemaları, balık besleme saatlerindeki şovlar müthiş. 5 tane kafe var, ama Emirgan Sütiş’in şubesini Marmara Denizi’ni seyrederek denemek ayrı bir keyif.
20- Yaz aylarında onlarca festival var. Her akşam gidilecek birkaç konser, oyun, gösteri arasında seçim yapmakta zorlanacaksınız.
21- Kış aylarında da küçük tiyatro gruplarının mağazalarda, dairelerde sahneledikleri oyunlar, sanata alternatif bir bakış açısı getiriyor.
22- Ve tabii gece hayatı. Artık uzmanlık alanım değil; ama ne ararsanız, kaçta gitmek isterseniz, nasıl müzik isterseniz, hepsi var. Şu anda dünyanın sayılı gece hayatı noktalarından biri İstanbul. İsimleri yazılmaz bile, her an İzzet Çapa veya Doors grubu yeni bir yer açıyor. Cihangir, Çukurcuma, Nişantaşı, Boğaz hattı, Karaköy... Aylarca her gece gezseniz, İstanbul’un gece hayatı bitecek gibi
değil. Ne enerji yeter ne maddi imkan. En iyisi biraz ön çalışma yapıp size en uygun yerlere rezervasyonla gitmek.
23- Erguvan zamanı baharın ilk sıcak günlerine denk geliyor, İstanbul başka türlü güzel oluyor. Hem Asya hem Avrupa yakasında bol bol yürüyün, Çamlıca Tepesi’ne çıkın. Mümkünse bir Boğaz turu da o zaman yapın.
24- Anadolu Kavağı, İstanbul’un en bakir semtlerinden biri. Üstelik Poyrazköy’de, son derece temiz bir denizde plaj keyfi de yapabilirsiniz. Anadolu Kavağı’na son yıllarda yerleşen sanatçıların küçük atölye dükkanları çok ilginç. Yukarı, Yoros Kalesi’ne kadar yürüyüp sonra sahilde harika bir balık sofrasını hak edebilirsiniz.
25- Adalar gezintisi bence bu dünyada yapılacak en iyi gezilerden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder