2 Mart 2015 Pazartesi

Bıkkınlık..



Ne zaman niyetlensek sil baştan
Giz beneklerimizdeki dizinden
Aydınlığa karşı karanlığın
Geçmiş çağ belleklerinden
Dilimize düşer fısıltıları
İçimize akarken zehri
Özenle büyülttüğümüz
Binbir renkli yılanların

Yoğurmaya kalktık mı
Dünden yeni ankalar yaratmak için
Yeni, en çok da yeni
İlahlarımız bağırır çığlık çığlığa
Tam da barışa(!) İhtiyaç olduğu zamanlar diye
Boğulur isyan boğazımızda
Çığlıksız çekiliriz yine
Sancılarımızın derinliklerine

Biz ki karanlığı rahmin
Sürgülü dolaplarında biriktirmedik mi
Her yeni doğan günün
Işıklarında kavgaya tutuşup
Şehvetle akşamında vazgeçmedik mi
Biz ölümlü belimize soyunup
İnsanlığa nefesi
Beynimizde son verdirmedik mi

Al basması bilinçsizliğimizle
Direnmek dediğin loğusa cinneti
Soysuzluğun soyluluğu kavgasında izleğimiz
Husumet doğumların hezimetinde
Bahis et aymazlığımıza
Dokun dur sihirli ışık değneğini
Sen bana hâlâ hayattan bahset
Doğa’nın asilliğinden, insandan

Güldür özü doğanın öyle mi
Bunca sevgisizliğin rahminden
Böyle mi düşecek dünyanın yüzüne güneş
Hain gölgeler giyinmiş ten güne eş
Yılandan emişik kem’den ışık düşleyip
Bana barıştan söz etme etkin im
Haydi güldürme beni
Bitkinim


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder