23 Şubat 2016 Salı

JOURNEY TO THE MOON - AY’A GİDİŞ

JOURNEY TO THE MOON

18- And the Moon when it is full
(84- The Splitting, 18)

19- You will surely ride from stage to stage
(84- The Splitting, 19)

20- So, why do they not believe?
(84- The Splitting, 20)
The moon is associated in our minds with beautiful scenes and romantic landscapes. For those who use the lunar calendar, it is a precision calculator. The ebb and tide it causes have always been a mystery for men. It is used to symbolize mathematics, astronomy, art and romanticism. Throughout history the moon has been the symbol of the unattainable. All these features also existed at the time of the Prophet. For 1400 years the meaning of the above quoted verses remained unraveled. In the Quran, the conjunction “and” (wa) is frequently used to stress a point; sometimes it is rendered in English by the preposition “by” when making serious promises, taking an oath or calling someone to witness. Commentators dealt differently with the “ride from stage to stage.” The reason was the inaccessibility of the moon at the time. Going to the moon was beyond imagination.
This “riding from stage to stage” had the association for some of spiritual ascension, symbolizing the passage from this world to the other world, the stages of development of man from an embryo to adolescence and senescence. Yet, the verse foresees that human beings will pass from stage to stage in the future. Spiritual ascension and man’s biological development were nothing new. Therefore, we are of the opinion that these interpretations of the past do not reflect reality. The context of the verse connotes the anticipation that a particular phenomenon will take place in the future and the verse questions the reason why the people do not believe when this event takes place. The Arabic word “tabaq” (stage) also mentioned in the sura 67, 3rd verse, and the sura 71, 15th verse, refers not to spiritual, but concrete things. The use of the word “ride” clearly connotes a journey. The word “terkebun” is translated as “to ride” an animal as well as “to get on a vehicle” such as a ship in various places in the Quran; eg: 43-Ornaments, 12.
Having thus explained the 19th verse in this fashion, the thing that our attention is drawn to, the moon in the 18th verse, supports the idea that “riding from stage to stage” is done by means of a shuttle from the earth to the moon.

WHY DO THEY NOT BELIEVE?

The Russian spacecraft Luna 2 was the first probe to hit the moon (September 12, 1959), and Luna 3 took the first photographs of the far side of the moon. But the most important event was the landing on the moon on July 21, 1969 by Neil Armstrong and his companions aboard the Apollo 11. The scene of landing on the blurred TV screen was surely one of the most spectacular events in human history. What had been thought impossible had come true. There were positivists, however, who pointed to this event as a scientific achievement and used it as an argument against religion. Certain bigoted scholars of Islam contended that it was a lie that there had been such an event, and that anybody who claimed that man was on the moon would be cursed.
The miraculous prediction had come true, showing once again God’s art and power. Photographs taken from the moon reflect once more the splendor of God’s design. The mass of the moon, the moon’s distance from the earth point to God’s splendid design. Had the mass of the moon been larger or had the moon been nearer the earth, the continents would be flooded following the tide, rendering our survival impossible.
Verse 20 that comes after verses 18 & 19 in which the journey to the moon is predicted, which reads: “So, why do they not believe?” may refer to the unbelievers and atheists who remained blind to God’s splendor and wisdom, considering this a victory of science over religion. This misconception accounts for the misinterpretation of God’s ways, namely the fact that science is nothing but the entirety of rules He infused into matter. They labor under the delusion that science and religion vie for supremacy. The origin of science and religion is God. Two things that emanate from God cannot be contradictory. Any contradiction may have been due either to scientific errors or to bigoted theologians who dared to make announcements in the name of God. Verse 21, coming after the verses that we have analyzed in this section, is as follows:

21- And when the Quran is read to them, they do not fall prostrate.
(84- The Splitting, 21)

THE MOON HAS SPLIT

1- The Hour has come closer and the moon has split (shaqqa).
(54- The Moon, 1)
There is another indication in the Quran in the above verse referring to the landing on the moon. In order to have a better insight into this, let us dwell on the connotation of the Arabic word “shaqqa” which, among its multifarious meanings, signifies “rending asunder,” “splitting,” “fissuring;” it may also signify plowing the soil.
25- We pour forth water in abundance.
(80- He Frowned, 25)
26- And We split (shaqqa) the earth in fragments.
(80- He Frowned, 26)
As we see, to describe the fissures made by water on the earth’s soil, the same word “shaqqa” is used. One of the most important events that occasioned man’s visit to the moon was the sampling of the soil on the surface of the moon. The surface of the moon was fissured by man for the first time in history. The term “shaqqa” may refer to this cleavage.
We have examined the 1st verse of the sura “The Moon.” The 2nd verse of the same sura addresses the wrongdoers who preferred to ignore the evidences of God.

2- Yet if they see a sign they turn away and they say, “A continuous sorcery!”
(54- The Moon, 2)


Ve dolunay haline geldiği zaman Ay(84:18)
Siz gerçekten tabakadan tabakaya binip geçeceksiniz(84:19)
Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar. (84:20)
Birçoğumuzun hafıza kayıtlarında Ay, unutulmaz anıların, güzel manzaraların bir sembolüdür. Diğer taraftan Ay, Ay takvimini kullananlar için şaşmaz bir hesap aletidir. Gel-gitleriyle de, Dünyamız’a uyguladığı çekimle de Ay, her zaman insanlar için merak unsuru olmuş, insanlığın ilgisini çekmiştir. O, kimimiz için matematiği, kimimiz için astronomiyi, kimimiz için sanatı, kimimiz için romantizmi ifade etmektedir. Tarih boyunca Ay, insanlar için ulaşılmazlığı da ifade etmiştir. Nitekim Peygamberimize Kuran-ı Kerim’in vahyedildiği dönemde de bu hiç şüphesiz böyleydi. Bu yüzden 1400 yıla yakın bir süre yukarıdaki ayetlerde Ay’a gidileceğine işaret olduğu anlaşılamadı. Kuran’da “ve” ile başlayan ifadeler birşeye dikkat çekmek için kullanılır, bazı çevirmenler “ve” ifadesini “andolsun” diye çevirerek de bu vurguyu belirtmeye çalışmışlardır. Kuran’da yemin etmek için “kasem” kelimesi kullanıldığından biz “kasem” kelimelerini “andolsun” diye çevirirken, “ve” kelimelerini aynen yazıp bu vurguyu açıklıyoruz. Bu surede de “ve” vurgusuyla Ay’a dikkat çekildikten sonra “tabakadan tabakaya, binip geçileceği” söylenmiştir. Daha önceden Kuran’ı anlamaya çalışanlar 18. ayetle 19. ayeti ayrı düşünmüşler ve “tabakadan tabakaya geçişi” başka türlü değerlendirmeye çalışmışlardır. Çünkü onların zihninde Ay ulaşılmazdı, Ay’a gitmek hayal bile edilemezdi, hayal edilse bile bu ancak romantik bir düş olarak mümkündü.
Astronot ve Ay
Astronot ve Ay
Bu düşüncelerin etkisiyle tabakadan tabakaya geçişin manevi yükselişi ifade ettiği, Dünya’dan ahirete geçişi anlattığı, insanın spermden gençliğe, gençlikten yaşlılığa kadar geçirdiği halleri mecazi bir ifadeyle dile getirdiği düşünüldü. Oysa ayette insanların gelecekte tabakadan tabakaya geçeceği söylenmektedir. Manevi yükseliş veya çocukluktan yaşlılığa geçiş gibi süreçler Kuran’ın inişinden önce de vardı, indiği zaman da vardı, indikten sonra da var olmuştur. Bu yüzden ayet hakkında geçmişte yapılan bu yorumların gerçeği yansıtmadığını düşünüyoruz. Ayetin ifadesinde gelecekte gerçekleşecek bir olaydan bahsedilmektedir ve bu olayın olduğu zamanda insanların neden iman etmediği sorgulanmaktadır. Yani gelecekte bu olay olduğu zaman da iman etmeyen insanlar olacaktır. Ayrıca ayette geçen “tabaka” kelimesi Kuran’ın diğer yerlerinde, örneğin 67-Mülk suresi 3. ayette ve 71-Nuh suresi 15. ayette maddi tabakaları ifade etmekte; fakat manevi bir tabakayı veya halleri ifade etmemektedir. Ayette “binip geçilmesinden” de bahsedilmesi ayetin Ay’a gidilmesine işaret ettiğini desteklemektedir. Ayette “binme” anlamında çevrilen “terkebunne” ifadesi, Kuran’ın başka yerlerinde de hayvanlara binmeyi olduğu gibi gemi gibi araçlara binmeyi de ifade etmek için kullanılmıştır. (Örneğin bakınız: 43- Zuhruf Suresi 12. ayet.)
19. ayeti bu şekilde değerlendirdikten sonra 18. ayete baktığımızda Ay’a dikkat çekilmesi, 19. ayette bahsedilen “binerek tabakadan tabakaya geçişin” Dünya’dan Ay’a bir araçla geçiş olduğu fikrini doğrulamaktadır.(18. ayette Ay’ın dolunay şekline dikkat çekilir. Ay’ın gerçek şekli dolunaydaki halidir. Ay’ın dolunay hali Ay’ın bütününü, Ay’ın diğer halleri ise kendisini değil ancak bir bölümünü ifade eder. Ay’ın özellikle Dolunay haline dikkat çekilmesi bu yüzden olabilir. En doğrusunu Allah bilir.)
NEDEN İMAN ETMEZLER
Ay’a gidişte açılışı 12 Eylül 1959’da Rusların yaptığı Luna 2 Uzay aracı gerçekleştirdi. Aynı yıl Luna 3 uzay aracı Ay’ın gizli yüzünün fotoğrafını çekti. Fakat insanlık açısından asıl önemli an 21 Temmuz 1969’da Neil Armstrong ve arkadaşlarının Apollo 11 ile Ay’a (Dünya dışındaki bir yere ilk kez) ayak basmalarıdır. Cızırtılı televizyon görüntülerinden izlenen bu olayın sahneleri insanlık tarihinin en önemli olaylarından biri olarak kabul edilir. İnsanlık tarihinde imkansız olarak kabul edilen bir olay böylelikle gerçekleşti. Bilimi dinin yerine geçirmeye kalkan bazı pozitivistler bu olayı dine karşı kullanmaya kalktılar. İslam alemindeki bazı cahil din adamları Ay’a gidildiğini söyleyenin kafir olacağını, bu olayın hiç gerçekleşmediğini ileri sürdüler. Oysa görüldüğü gibi bu, Kuran’ın bir işaretidir ve bu olay dinle çatışmak bir yana, Kuran’ın Allah’ın kitabı olduğunu doğrulayan binlerce delilden birisidir.
Ay'dan Dünya'nın görüntüsü
Ay'dan Dünya'nın görüntüsü
Ay’a gidilmesi Kuran’ın mucizesini gösterdiği gibi, Ay’a gidilince görülenler de Allah’ın sanatını, gücünü, kudretini göstermektedir. Dünya’nın Ay’dan çekilen fotoğrafları Allah’ın sanatının muhteşemliğini bir kez daha ortaya koymaktadır. Ay’ın Dünya ile açısından, Ay’ın kütle miktarından, Ay’ın Dünya’ya uzaklığına kadar her şey, Allah’ın sanatını göstermektedir. Örneğin Ay’ın kütlesi daha fazla olsaydı veya Ay, Dünya’ya daha yakın olsaydı, gel-git olaylarında tüm karaları sular basardı ve Dünya’da yaşamamız mümkün olmazdı.
Ay’a gidileceğine işaret eden 18. ve 19. ayetlerden sonra 20. ayette “Şu halde onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar?” diye sorulması da ilginçtir. Ay’a gidiş ve Ay hakkındaki tüm bulgular, Allah’ın sanatının mükemmelliğini ortaya koymasına rağmen dinsizler, ateistler, Allah’a isyan ve inkâra devam etmişler ve Ay’a gidişi adeta bilimin dine karşı zaferi olarak göstermişlerdir. Bu yanlış değerlendirmenin sebebini şöyle açıklayabiliriz: Bunlar bilimin, Allah’ın sanatının anlaşılmasını sağlayan bir uğraş, Allah’ın maddeye koyduğu kurallar bütünü olduğunu anlamamışlar, bilimin din ile yarış halinde olduğunu sanmışlardır. Bilim Allah’ın yarattığı Evren’in tanınması, din ise Allah’ın gönderdiği hayat nizamıdır. Allah’tan olan iki şey çelişemez. Var olan çelişkiler ya bilim adına hatalardan, ya da bundan daha çok din adına uydurmalar üreten din adamlarından olmuştur, dinin kendisinden olmamıştır.
Bu bölümde incelediğimiz İnşikak suresinin 18, 19, 20. ayetlerinden sonraki 21. ayet ise şöyledir:
Kendilerine Kuran okunduğunda secde etmiyorlar. (84:21)
AY’IN YARILMASI
Yaklaştı saat ve yarıldı Ay.(54:1)
Kuran’da Ay’a gidilmesi ile ilgili ikinci bir işaret daha vardır. O da yukarıda alıntıladığımız ayettedir. Bu işareti daha iyi anlamak için “yarıldı” diye tercüme ettiğimiz “şakka” kelimesini incelemek yerinde olacaktır. “Şakka” kelimesi Arapça’da “ikiye ayrılma” anlamının yanında “toprağın kazılması, sürülmesi” gibi anlamlara da gelmektedir.
Ayda ilk adım
Neil Armstrong Ay'da atılan ilk adımın insanlık için dev bir atılım olduğunu söylemiştir.
Suyu akıttıkça akıttık. (80:25)
Sonra yeri yardıkça yardık. (80:26)
Abese Suresi’nde gördüğümüz gibi suyun toprakta açtığı yollar, toprakta yaptığı değişiklikler de “şakka” kelimesiyle açıklanmıştır. Ay’a gidildiğinde gerçekleşen en önemli olaylardan biri Ay’ın zemininden örneklerin alınıp Dünya’ya getirilmesidir. Ay’a gidilmesini anlatan tüm yazılar, astronotların Ay’ın zemininden örnek parça alıp geri geldiklerini vurgulamaktadır. Bu olayla Ay’ın zemini insanlık tarihinde ilk defa eşelenmiştir; yani “şakka” kelimesiyle Kuran’da vurgulanan olay gerçekleşmiştir. Ayetten anladığımız kadarıyla bu olayın gerçekleşmesi Dünyamız’ın sonunun yaklaştığının bir habercisidir. Zaten Peygamberimiz son Peygamber olduğu için, O’nun gelişi sonun yaklaştığını göstermekteydi, bu olay ise artık kıyametin daha da yaklaştığını haber vermektedir. Fakat kıyametin gerçek vaktinin ne zaman olduğu ve bu yaklaşmanın ne kadarlık bir süreyi kapsadığını sadece Allah bilmektedir.
İncelediğimiz 54- Kamer Suresi 1. ayetten Kuran’ın sonuna kadar 1389 ayet geçmesi çok ilginçtir. Çünkü Ay’a gidiş hicri takvime göre 1389 yılında gerçekleşmiştir. Bunun dışında Ay’dan Apollo11’in kalkış anı da ilginçtir. Bu an 12:54.01 (E.D.T)’dir. Bu bölümde alıntıladığımız Kamer suresi 54. suredir. Bu surenin 1. ayetinde bahsettiğimiz ifade geçmektedir (Yani 54-1). Uzay’da zamanın nasıl hesaplandığını anlamak için NASA’nın internet adresine bakabilirsiniz. (Kuran’daki matematiksel verileri değerlendirdiğimiz sitemizin diğer sayfalarında Kuran’daki matematiksel uyumların tesadüfen oluşmasının imkansız olduğunu göreceğiz.)
Kamer suresinin 1. ayetinin işaretini gördük. Kamer suresinin 2. ayeti ise Allah’ın gösterdiği delilleri görmelerine rağmen bunlara yüz çevirenlere seslenmektedir:
Onlar bir delil görseler sırt çevirirler ve “Bu süregelen bir büyüdür” derler.(54:2)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder