19 Eylül 2014 Cuma

Huzur içinde bir kasaba: SAPANCA










































Sapanca’ya yaklaştıkça tepelere doğru ormanları yararak yayılıp giden villalar yol boyunca sizi izleyecek. Şimdi kendi halinde bir ilçe olduğuna bakmayın. Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerinde önemli bir merkezdi. Şimdi bağlı olduğu il merkezi Adapazarı 1701 yılında Sapanca’nın köyüydü. 16. yüzyılın ikinci yarısında yapılan Rüstem Paşa Camisi bir Mimar Sinan eseri olarak o dönemlere tanıklık eder. Sapanca’da geçmişten pek az iz görebilirsiniz. Şimdi gölü, temiz havası ile bir sayfiye havasındadır.


YAŞAYAN GEÇMİŞ


Rüstem Paşa Camisi, Rahime Sultan Camisi, Hasan Fehmi Paşa Camisi, Camisi Cedit (Yeni Cami), vaktiyle İpek Yolu’nun geçtiği ve hali hazırda Sapanca Mezarlığı’nın giriş kapısı ve güney tarafa geçiş yolu üzerinde bulunan Vecihi Kapısı Osmanlı mimarisinden kalma geçmişe ait eserler arasındadır. Osmanlılar zamanında Sapanca iki Osmanlı gezgininin kayıtlarına geçmiş bir yöredir. Osmanlı ve Cumhuriyet döneminde Sapanca özel ilgi alanında olmuş buraya oldukça kalıcı mimari çalışmalar yapılmış. Belediye bahçesinin güzelliği ve bahçede yer alan atlı-araba kalıntısı ile bir Yunanlı yazıtı ilginizi çekebilir. İstasyon binası Alman Gotik tarzı olup korunmuş ve hala hizmettedir.







DİNLENME İMKÂNI


Son yıllarda deniz ve güneş tatilin dışında, farklı bir tatil yapmak isteyenler alternatif turizm seçeneklerine yöneliyor. Bu ihtiyaçla birlikte yıldızı parlayan yayla tatili için Sakarya bir cazibe merkezi. Bölgede bulunan çok sayıdaki yayla, Marmara Bölgesi’nde yaşayan ve özellikle günlük yaşam koşullarının ağırlığından bunalanlar için alternatif bir dinlenme imkânı sağlıyor. Sakarya ulaşımına yakın ve kolay olması, günlük turlar içinde cazip kılıyor. Sapanca, sahip olduğu doğal özelliği ile doğa-severler ve dağ sporlarına tutkun olanlar için ulaşabilecekleri en yakın bir mekândır. Her tür güzelliği içerisinde barındırmaktadır.


ACELLE YAYLASI


Geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlardan oluşan bir bitki örtüsüne sahiptir. Ayrıca orman içerisinde orman gülü ve şimşirden oluşan bodur ağaçlar da mevcuttur. Kanlıca, Kuzugöbeği gibi yer mantarları ve ağaç mantarları bulunur. Yaylanın tam ortasından Enişte Deresi geçmektedir. Bu dere üzerinde halk tabiriyle büyük deniz denilen derinliği tam olarak bilinmeyen doğal yollarla kaya kütleleri arasında oluşmuş bir su birikintisi mümkündür. Dışarıdan gelenlerin kalabilmeleri için de sürekli ikamet edenlerin ahşap evleri kullanılabilmektedir. 





NASIL GİDİLİR?


İstanbul’a 120 km uzaklıktaki Sapanca ilçesi aynı adlı gölün kıyısına kurulmuş. Sapanca’ya ulaşmak için D-100 Karayolu ile Sapanca Kavşağı’ndan güneye dönülüp ilk yerleşim yeri olan Acısu’ya kadar devam etmek gerekir. Acısu’dan iki seçenek vardır; B. Derbent yoluna sapılıp B. Derbent’ te görülebilir. B. Derbent yol kavşağından sola yani doğuya sapılıp yeşillikler arasından Maşukiye’ ye gidilebilir ya da Acısu’dan devam edilip doğrudan Maşukiye üzerinden doğuya doğru herhangi bir yere sapmadan Sapanca Otoyol ayrımına kadar devam edilebilir. Bu ayrımdan itibaren, yol bizi doğrudan Sapanca Sapağı’na götürecektir.


ASIRLIK ÇINAR


Hafta sonunda, şehirden, stresten, yoğun tempodan uzak, kuş cıvıltıları eşliğinde göl kenarına uzun yürüyüşler yapabilirsiniz. Yolun ortasında göreceğiniz ve üzerindeki bir levhada hikâyesini okuyabileceğiniz kocamış Çınar, geceleri ışıklandırılarak muhteşem bir görüntüye tanıklık ediyor.





















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder