11 Eylül 2014 Perşembe

Almanya’da Görülmesi Gereken Yerler

 Almanya

 
Resmi AdıAlmanya Federal Cumhuriyeti (Bundesrepublik Deutschland)
Başkent: Berlin
Önemli Şehirleri: Hamburg, Köln (Cologne), Dresden, Düsseldorf, Frankfurt am Main, Leipzig, München (Munich), Stuttgart.
Yüzölçümü: 138.000m2, mil (357.000 m2, km)
Yeryüzü Şekilleri: Kuzeyi düz ovalarla kaplı, merkezi çıkıntılı, güneyi ise dağlık.
Nüfus: 82 Milyon
İklimi: Ilıman İklim hakimdir.
Para Birimi: Euro (€)
Din: Hristiyan (%72 Lutheran Protestan veya Roma Katolik), %1.7 Müslüman, diğer dinler %26.3
netim: 16 Eyaletin federatif olarak birleşmesinden oluşan demokratik federal bir devlettir. (Almanca: Länder) Parlamentodaki koltuk sayısını belirleyen Cumhurbaşkanı ve Başbakan, oylama sistemiyle seçilir. 2 adet parlamento odası vardır: Bundestag (daha az yetkili) ve Bundesrat (daha yüksek yetkili)
Radyo ve Televizyon: ARD, Kuzey Almanya, Bavyera ve Güney Almanya eylet televizyon ve radyolarını da içeren ulusal televizyon ve radyo ağıdır. Ülkede ayrıca değişik birçok yerel ve ulusal kanal da bulunmaktadır. Ülkede PAL B sistemi yürürlüktedir. 
Basın: Frankfurter Allgemeine Zeitung, Die Welt ve Süddeutsche Zeitung gibi gazeteler bölgesellerdir. Bild Zeitung ise ulusal çapta sirkülasyonu olan bir gazetedir.
İngilizce Yayın Yapan Kuruluşlar: Frankfurter Allgemeine Zeitung’un web sitesinde yerel ve ulusal haberleri İngilizce olarak yayınladığı bölümü vardır. 
Elektrik: 230 Volt, 50 Hz., iki çıkışlı priz kullanılmaktadır.
İnternet Domain Adresi: .de
Telefon: Ülke telefon kodu: 49. Uluslar arası aramalar için 00
Zaman Dilimi: CET (GMT/UTC +1) Yazın günışığından yararlanılır. 

Almanya >> Ülke ve İnsanlar

Almanya, Avrupa’nın kalbinde yer alan bir ülkedir. Sınır komşuları arasında Polonya, Çek Cumhuriyeti, Avusturya, İsviçre, Fransa, Lüxemburg, Belçika, Hollanda ve Danimarka, kuzeyinde ise Kuzey Denizi ve Baltık Denizi’ne kıyısı vardır.    
Yeryüzü varyasyonları olarak Kuzeyde alçak platolar, Güney bölgelerde Zugspite (9,152 feet, 2962 metre) ın en yüksek noktasını oluşturduğu Alpler vardır. Ülke, başta Rhine (Rhein) olmak üzere, Main, Elbe, Neckar gibi akarsularla parçalanmıştır.    
Berlin, 3.4 milyon insanı barındıran başkentidir, bunu 1.7 milyonla Hamburg, 1.2 milyonla Münih izler. Ülkede, denize kapalı alanlar haricinde ılıman karasal iklim görülür. Bu yüzden yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve yağışlıdır. Güney bölgelerde bazen Alplerden gelen sıcak ve kuru Föhn rüzgarı, baş ağrısına sebep olabilir.    
Almanya, dünyanın, sanayi üretimi ve ürünleri ve sanayi gücü konusunda en önde gelen ülkelerinden biridir. Dünyanın en ünlü ve kaliteli üniversiteleri, araştırma enstitüleri, dünyanın sayılı orkestraları ve müzisyenleri Almanya kökenlidir, bu yüzdendir ki Almanya ünlü konser ve opera salonları konusunda Avrupa’da ev sahibi durumundadır.    Bach Ailesi, Handel, Beethoven, Schumann, Mendelssohn, Brahms, Richard Strauss ve Wagner birçok ünlü bestekar, Goethe, Schiller, Heine, Brecht, Thomas Mann ve Gunter Grass gibi yazar da Almanya kökenlidir ve dünyaca ünlüdürler.
Dinde önemli rol oynayan Martin Luther ile, Leibnitz, Schopenhauer, Kant, Hegel ve Nietzche gibi düşünürler de Almandır.    
Ne yazık ki, dünyadaki çoğu insan, Almanya’nın batı medeniyetini oluşturmadaki katkısı yerine, 20. yüzyıldaki Naziler’in gücü ele geçirmesiyle yaptıklarını hatırlar. Kaba kuvvete başvuran, acımazsız SS subayları, zamanımızda bile birçok savaş filmlerine konu olmuştur. Avrupa’da Yahudilere ve diğer azınlıklara, Hitler ve askerleri tarafından yapılanlar bu zamanın karanlık periyot olarak anılmasına sebep olsa da, Naziler’in devri bir süre sonra tamamen kapanmıştır.    
Almanya şu anda, Avrupa’nın en demokratik ülkelerinden biridir. Diğer ülke vatandaşlarına karşı hoşgörülü, Avrupa Birliği’nde ise kilit rol oynamaktadır. 

EVLER

Nüfusun %40’ı hariç, tüm Almanlar kiralık evde yaşamaktadırlar. Evlerin kalite standartları genelde iyidir fakat evler pahalıdır. Şehir merkezlerinde apartmanlar çoğunlukta olsa da, şehir merkezi dışındaki köy ve kasabalarda insanlar bahçeli ve genelde tek katlı klasik müstakil evlerde yaşamaktadırlar.
Apartmanlarda genelde ortak çamaşır makineleri vardır  Farklı olarak her evin kendine ait olan eşyaları da olabilir. Kışın kaldırımlar kardan temizlenir.   

KURALLAR VE YASALAR

Almanya’da yaşarken, ülke kurallarına ve yasalarına çok dikkat etmeli ve başkalarını rahatsız edecek davranışları mümkün olduğunca en aza indirmelisiniz. Mesela 13:00-15:00 ararsı ve 22:00 – 07:00 arası ‘’sessizlik’’ saatleri olarak geçer ki herhangi rahatsızlık verecek bir ses çıkararak komşularınızı ve çevrenizdekileri rahatısz etmemeniz gerekir. Sessizlik saatlerinde verecek olduğunuz yüksek sesli bir parti sonunda kendinizi polis merkezinde bulabilirsiniz. Eğer bir parti verecekseniz, mutlaka öncesinde komşularınıza haber vermelisiniz. Pazar günü tamamen sessiz olmalıdır ki evinizde gürültülü bir makine çalıştırmamalısınız, hatta sokakta araba yıkamak bile bazı bölgelerde suç sayılabilmektedir.

Diğer yasalar, ülkenin güçlü ekolojik kimliğini korumak için konulmuştur. Evsel atıklar karmaşık bir şekilde çöpe atılamaz: mutlaka ayrıştırılmalı, renklerine göre torbalarla gereken yerlere atılmalıdır, yanlış poşetler yanlış maddelerin ayrıştırılmasına meydan verebilir. Süpermarketler ise, plastik torba kullanımı yerine müşterilerin kendi paketlerini getirmeleri konusunda insanları teşvik etmektedir.

AİLE HAYATI

Almanya’da evli kadınlar için eskiden çocuk bakmak, evle ilgilenmek, temizlik ve yemek yapmak gelenekti. Hatta Alman şari Goethe, ‘’Kadınların okuması gereken tek kitap, yemek kitabıdır’’ demiştir. Fakat o günlerden bu günlere birçok şey değişti ve Almanya’da kadınlar şu anda iş gücünün %50’sini oluşturuyorlar.

Artık evli kadınlar da kendi kariyerlerini yapıyorlar, özellikle komünist Doğu Almanya’da kadınların çalıştırılması teşvik edilmiştir. Bugünlerde değişen şartlara göre anne olan bayanlar da çalışmakta fakat bazıları da çocukları gençken evde kalıp, daha sonra kariyerlerine devam etmektedirler.

Geçtiğimiz on yılda hayat şartları değişti. Çekirdek ailelerin normlarına rağmen, evlenmeden birlikte yaşama şeklini seçen çiftlerde artış gözlenmektedir. Bu özellikle tek ebeveyn ile büyüyen çocuklarda gözlenmektedir.

ALIŞVERİŞ

Alışveriş, Almanlar için yapılması gereken bir eğlence gibidir. Genelde büyük süpermarketler yerine, taze meyve, sebze ve ürünlerin satıldığı küçük marketlerden alışveriş yapılır. Bütün marketler genelde çiçek, meyve, sebze, et ve balık satmaktadır.

Daha büyük marketler haftaiçi 8’e kadar açık olabilirler fakat küçük marketler 6:00-6:30 arası kapatmaktadır. Fırınlar ve gaz istasyonları hariç çoğu yer, Cumartesi günleri ya yarım gün çalışırlar, ya da tüm gün kapalı olurlar. Ayrıca şunu da unutmamanızı tavsiye ederiz ki, Almanya’da birçok outlet mağazası ve benzin istasyonu kredi kartı kabul etmemektedir. Almanya’da nakit para halen krallığını sürdürmektedir.

BOŞ ZAMANLARI DEĞERLENDİRME

Almanlar, iş zamanı, işlerinin hakkını vererek çalışmaya, günün sonunda ise oturup konuşmaya, dergi, gazete veya kitap okumaya ya da televizyon izlemeye alışıktırlar. Evde oturmak istemeyenler için birçok şehirde içmek için gidilebilecek publar, sanatsal etkinlikler için operalar ya da eğlenmek için diskolar mevcuttur. Berlin’deki işletmeler hariç, birçok işletmenin gece belirli bir saatte kapatması gereken saat vardır.

Almanya’da çalışanlar, diğer Avrupa ülkelerindekinden daha fazla olan tatil zamanlarında dinlenmektedirler. Yılda toplamda 4-6 hafta arası değişen 50 civarı bayramları vardır.

AİLELERDE KUTLAMA

Çocuklar, doğum günlerinde aileler parti düzenelrler ve çocuklar da arkadaşlarını çağırılar. Yetişkinler ise daha sakin tarzda, aile içinde veya ofiste küçük kutlamalar yapmaktadırlar.
Düğün arifesinde gelin ve damat, arkadaşlarıyla dışarı giderler ve bu buluşmada eğlence, tabak kırma seramonisiyle doruğa ulaşır. Bazen damadın arkadaşları, düğün günü damada şaka yapmak amacıyla gelini kaçırabilirler.
Cenazeler ise büyük bir ciddiyetler yapılır ve siyah giymek, saygı bakımından gelenekseldir.

Almanya >> Tarihi Perspektif

TARİHİ PERSPEKTİF

‘’Almanya’’ ismi, geçmişten bize bir politik oluşumdan çok, coğrafi bir alanı göstermektedir. Avrupa kıt’ası’nda, ‘’Alman’’ (Cermen)lar, Papa III. Leo zamanında Roma İmparatorluğu ile savaşmışlar, ve onlardan savaş taktikleri başta olmak üzere birçok şey öğrenmişlerdir. Zamanın hukukuna göre ülke, oğullar arasında eşit olarak paylaştırılmıştır. 843 yılındaki Verdun Antlaşması, ülkedeki torunlar arasında çıkan taht kavgasını sonlandırmış, ülke doğu, batı ve merkez olarak 3’e bölünmüştür. Doğusu sonradan Almanya, batısı Fransa olmuş, orta bölüm ise etnik kimliklere göre bölünmüştür.
Sakson kralı I. Otto zamanında, boylar, tek çatı altında toplanmışlar ve Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’nu kurmuşlardır. İmparatorluk yüz yıldan fazla bir süre ayakta kalmıştır. Yine de, güçlü Alman kralları, Papa’ya karşı çatışma içine girerek İtalya’yıalmışlardır fakat bu çok uzun sürmemiştir.
13. Yüzyılda, Kuzey Almanya’nın şehir eyaletleri olan Hamburg, Bremen ve Lübeck’in çıkarlarını korumak adına kurdukları Hansa Örgütü (12. Yüzyıldan 15. yüzyıla kadar Avrupa’nın kuzeyinde önemli bir ekonomik ve siyasal güç olmuştur. Orta Çağ Almancası’nda ‘’lonca’’ ya da ‘’birlik’’ anlamına gelen ‘’Hanse’’ sözcüğü, Got dilinde ‘’takım’’ ya da ‘’birlik’’ sözcüğünden türemiştir) Bu örgüt, sonraki iki yüzyıl için Kuzey Avrupa’da ekonomi dalında önemli olaylara imza atmıştır.
  
Orta Çağ’da Alman prensleri, topraklarını Kutsal Roma İmparatorluğuna tımar olarak dağıtmışlardır ve toprak sahipleri öldükten sonra toprakları kademeli olarak daha da özgürleşerek varislerine geçmiştir.16. Yüzyıldan sonra bu sistem, kalıtsal olarak Habsburglar’a geçti. Avrupa’da, Protestanlar ve Katolikler arasında olan 30 Yıl Savaşları’nda (1618-1648), Almanlar çok büyük zararlara uğramışlardır.
  
Sonrasında, Almanya yüz elli küçük otonom bölgeye, düklüğe, prensliğe ve krallığa, ayrıcakendi kendine yetebilen birkaç şehire bölünmüştür. Bu durum, 1806’da Napoleon’un Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’na son vermesine kadar sürmüştür.
REFORMLAR, SAVAŞLAR VE PRUSYA’NIN DOĞUŞU
1517’de Martin Luther adlı bir papaz, Papa’nın otoristesini sorgulayarak Protestan Reformu’nu başlatmıştır. Bu reform, bazı Lutherci prenslikleri, diğer prensliklerle karşı karşıya getirmiştir. Kuzey Almanya’nın neredeyse tamamı, Protestanizmi benimsemiş, kalanlar ise eski inançlarına bağlı kalmışlardır.

Dinsel farklılıklar, Almanya, Avusturya, İsveç ve Hollanda arasında çıkan 30 Yıl Savaşları’nın çıkmasının başlıca nedenidir. Günümüzde bile güneydeki Katolikler ve kuzeydeki Protestanlar arasında bir ayrılık vardır.

17. Yüzyıl’ın en önemli olaylarından biriyse, Brandenburg’lu bir aile olan Hohenzollern’lerin yönetimi alarak Prusya’yı ayağa kaldırmasıdır. Prusya’lı II. Frederick’in (Büyük Frederick) tahta çıkmasıyla, 1740’ta, Napoleon’u 1815’de Waterloo Savaşı’nda yenecek olan, Avrupa’nın en büyük ordusunu kurmuştur. Galip gelen müttefikler (The Victorious Allies), Roma İmparatorluğu yerine, topraklarını kaybeden Alman eyaletlerine topraklarını vererek, bir Alman Konfederasyonu kurmuşlardır.
Prusya, çok kısa bir sürede Konfederasyonun %60’ına sahip olarak, en büyüğü olmuş, Avusturya ve Fransa’yı ele geçirerek, Avrupa’yı Almanca konuşan bir kıt’a haline getirmiştir.
BİRLEŞİK ALMANYA VE İKİ DÜNYA SAVAŞI

1871’de, çok iyi bir asker ve stratejist olan Prens Otto von Bismarck, Kuzey konfederasyonunu ve 4 güney eyaletini biraraya getirdi.
Bu yeni Almanya, endüstri alanında Birleşik Devletler ve Birleşik Krallık ile yarışan, ayrıca müttefik Habsburg Hanedanlığı’na şekil veren bir dev haline geldi. Sonraki Kaiser olan Wilhelm II, Almanya’nın global bir askeri güç haline gelmesine odaklandı.
1914’te Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’ın, suikast düzenlenerek öldürülmesiyle, Almanya, Rusya, Fransa ve İngiltere’ye karşı Avusturya’nın yanında savaşa katıldı. Bu büyük ve milyonlarca insanın maddi-manevi büyük kayıplar yaşadığı savaş, Almanya ve Avustuya’nın büyük yenilgisi ve Kaiser’in Weimar Cumhuriyeti’ni kurmasıyla sonuçlanmıştır. Savaşın sonunda yapılan Versay Antlaşması, Almanya’nın bazı bölgelerini kaybetmesi ve ağır vergiler ödemesiyle sonuçlanmıştır.
Savaşın getirdiği ağır şartlar, insanlar arasında büyük bir sıkıntı yaratmış ve Büyük Depresyon (Great Depression) dönemi başlamıştır. Bu dönem, Almanlar’ın milliyetçi akımlara yönelmesine, ve Adolf Hitler’in Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi’nin yükselişe geçmesine sebep olmuştur. Hitler, 1933 yılında iktidara geldiğinde, Üçüncü İmparatorluk (Third Reich) dönemini başlatmıştır. (Third Reich, birinci dönem Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğu, ikinci dönem Bismarck dönemi, üçüncü dönem ise kendisi, yani Nazi Almanyası’dır)
Nazi Almanyası’nın amacı, kaybedilen toprakları geri kazanmak, hatta daha fazlasını el geçirmek, Rheinland’ı tekrar silahlandırmak, Avusturya’yı, batı Çekoslovakya’daki Sudentenland’ı ve hatta geri kalan tüm Çekoslovakya’yı ilhak etmekti. Almanya’nın Polonya’yı işgali, İngiltere ve Fransa’yı, Almanya’ya savaş açmaya zorladı. İkinci Dünya Savaşı, daha geniş alanlara sıçardı ve Almanya’nın büyük bedeller ödeyerek yenilmesiyle sonuçlandı. Ülke kırılıp geçirildi ve Berlin dahil her yeri neredeyse bir moloz yığınına döndü.
SAVAŞ SONRASI DÖNEM

Savaş sonrası, Almanya’nın şehirleri harap olmuş, bütün herşey kaybedilmiş ve halk açlıktan kırılır durumdaydı. Ülke, düşman güçleri (ABD, Fransa, SSCB ve Büyük Britanya) tarfından 4 ayrı kontrol bölgesine bölünmüştü.
Sovyetler Birliği ve diğer Batı güçleri arasındaki görüş ayrılıklarından dolayı, 1948-1949’da Sovyetler Berlin’i abluka altına almışlardır. 1949’da ülke şu şekilde bölünmüştü; Alman Federal Cumhuriyeti (Batı Almanya), Batılı güçler tarfından kontrol ediliyordu, Rhineland başkent idi; Doğu Almanya ise Komünist Demokratik Almanya Cumhuriyeti adı altında Sovyetler tarafından kontrol ediliyordu.
Batı Almanya, Marshall Planı çerçevesinde Amerika’dan yüklü müktarda yardım aldı ve bu sayede çok çabuk toparlandı ve endüstriyel anlamda eski gücünü yakaladı. Böylece ülke diğer Avrupa ülkelerini bile aştı, bu yüzden ‘’ekonomik mucize’’ (Wirtschaftswunder) olarak anılır. Bunu bir sebebi de, Güneydoğu Avrupa’dan nitelikli işçilerin getirilmesiydi.(Gastarbeiter)
Alman Nazilerinin elinden çok acı çeken Sovyetler ise, Almanya’nın doğu bölgesini kukla rejimlerle yönetmiş ve sömürmüşlerdir. Doğu Almanya, daha çok bir polis devletiydi ve ekonomisi batıya göre daha durgundu. 1960’larda Doğu Almanya hükümeti, Berlin’e bir duvar örmüş (Berlin Duvarı), Berlin’i doğu-batı olarak ikiye bölmüş ve halkın diğer tarafa geçmesini engellemiştir.


ÖNEMLİ TARİHİ GÜNLERE BAKIŞ

410 (M.S) – Cermen Kabilelerinin Roma’yı işgali
800 – Frenk Kral Charlemagne, Kutsal Roma-Cermen İmparatoru olarak taç giydi.
1241 – Hansa Örgütü kuruldu.
1517 – Martin Luther önderliğinde, Protestanlık Reformu başladı.
1555 – Augsburg Barışı ile Almanya Protestan ve Katolik eyaletlere ayrıldı.
1618-1648 – 30 Yıl Savaşları- din savaşları ile nüfusun 1/3 ü yok oldu.
1701 – Prusya bir imparatorluk oldu ve önem kazanmaya başladı.
1712 – Büyük Frederick Prusya’nın kralı oldu.
1806 – Napoleon, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu’na son verdi.
1815 – Napoleon’un yenilmesinden sonra, Almanya Konfederasyon’u kuruldu.
1834 – Alman eyaletleri kendi aralarında gümrük birliği imzaladılar.
1866 – Bismarck, Avusturya’ya karşı savaş açmıştır, bu savaş Almanya’nın galibiyetiyle sonuçlanmıştır.
1871 – Almanya, Kaiser I. Willhelm’in bayrağı altında birleşmiştir.
1888 – Willhelm II, Kaiser olmuş ve Almanya’nın politik gücünü artırmak için çalışmıştır.
1914 – Birinci Dünya Savaşı’nın başlaması.
1918 – Almanya’nın savaşı kaybederek topraklarını yitirmesi.
1919 – Weimar Cumhuriyeti’nin kurulması.
1933 – Adolf Hitler’in Şansölye ve Eyaletin Başı olması.
1939 – Hitler’in Polonya’ya saldırması ve İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması.
1945 – Hitler, 4 İtilaf Gücü tarafından yenildi.
1948 – Berlin’in Sovyet ablukası
1949 – Berlin’in Doğu-Batı olarak ikiye ayrılması.
1956 – Batı Almanya’nın Avrupa Topluluğu’na üye olması
1961 – Doğu Almanya’nın Berlin Duvarı’nı inşaa ederek, halkın diğer tarafa geçmesini engellemesi.
1989 – Berlin Duvarı’nın yıkılması.
1990 – Doğu Almanya, Almanya Federal Cumhuriyeti’ne katıldı.

BUGÜNÜN ALMANYA’SI

1989’da Sovyet Başkanı Mikhail Gorbachev, Doğu Almanya’ya destek vermekten çekildi ve Berlin Duvarı tamamen yıkıldı. Takip eden yıllarda Batı ve Doğu Almanya tekrar birleşti, refah batı yönetimleri, fakir Doğu Almanya’yı Federal Cumhuriyet içine almak zorunda kaldılar, bu sayede doğudaki sosyal ve ekonomik refah seviyesi, batıyla eşitlenmiş oldu. Bugün, yeniden birleşen Almanya, Avrupa Birliği’nin en güçlü üyelerinden biridir.



Almanya >> Yönetim

Şu anda, ülkede 16 eyalet (Länder) bulunmaktadır ve her birinin kendi özel yönetimi vardır.
Asıl yönetim, daha önce de olduğu gibi başkent Berlin’dedir. Cumhurbaşkanı, seçimle göreve gelir. Cumhurbaşkanı’nın, başbakanı atama yetkisi vardır fakat bu atama, hem Bundestag’ın hem de Bundestrad’ın onayını almalıdır. Başbakan, 4 yılda bir seçilen Bundestag’ın lideridir.
Eleme sistemi, nispi temsil parti listesi sistemine dayalıdır. Almanya’nın belli başlı siyasi partiler; Hristiyan Demokrat Parti (CDU), Sosyalist Parti (SPD), Özgür Demokratlar Partisi (FDP), Hristiyan Sosyal Birliği (bir Bavyera partisidir, Hristiyan Demokrat Partisi ile dosttur), Yeşiller ve Komünistler (PDS). Aşırı sağın yükselmesiyle, ülkede bazen, göçmenlere saldırılar gözlenmektedir.
Daha yüksek yetkili organ olan Bundesrat, her yönetimden nüfus sayısına göre 3-6 arası sandalye sayısı olan yönetimlerin katılımıyla oluşur.

ALMANYA’NIN EYALETLERİ

Toplam 16 eyaletten, 11’i birleşme öncesi Batı Almanya’yı oluşturmaktaydı. Bunlar:

Schleswig-Holstein                        (Başkent: Kiel)
Hamburg                                          (Başkent: Hamburg)
Bremen                                            (Bremen)
Niedersachsen (Aşağı Saksonya) (Başkent: Hannover)
Berlin                                               (Berlin)
Nordrhein-Westfalen                       (Düsseldorf)
Saarland                                          (Saarbrücken)
Rheinland Pfalz                                (Mainz)
Hessen                                            (Wiesbaden)
Baden-Württemberg                        (Stuttgart)
Bayern (Bavyera)                            (München-Münih)

Kalan diğer 5 eyalet, 1989 yılında Federal Almanya’ya katılmıştı. Bunlar:

Mecklenburg-Vorpommern     (Schwerin)
Brandenburg                            (Potsdam)
Sachsen-Anhalt                      (Magdeburg)
Sachsen (Saksonya)               (Dresden)
Thüringen (Turingiya)              (Erfurt)     


Almanya >> Değerler ve Tutumlar

Siz, bir şeye kalkışmadan önce dikkat etmeniz gereken nokta, Almanlar’ın ulusal bir karaktere sahip olmasıdır. 1871’e kadar otonom eyaletler (devletler) olarak bölünmüş, 1945’ten 1989’a kadar Doğu-Batı olarak ayrılmıştır ki bu yüzden Alman karakteri hakkında bir genellemeye varabilmek için, çok uğraşmak gerekir.
Yarım yüzyıl boyunca komünizmin altında yaşamanın bir sonucu olarak, Doğu Almanya’daki insanların tutumları, Batı’daki soydaşlarından farklılık gösterebilir. Onlar, Wirtschaftswunder’in güvensiz çocuklarıdırlar!
Bunun yanında, Kuzey ve Güney kesimlerinin insanları arasında da çok büyük farklar vardır. Kuzeydeki Prusyalılar daha tutumlu, dikkatli ve Protestan geleneklerine daha bağlıdırlar. Güneydeki Almanlar ise Bavyera’nın temsilcileridirler ve daha çok sokulgan, dışa dönük, Katolik inancına bağlı ve muhafazakardırlar. Batıdaki Rhinelanderlılar’ın özelliği ise kozmopolit ve neşelidirler, Doğudaki Saksonlar ise azimli fakat vurdumduymazdırlar..

EMİR VERMEYE OLAN DÜŞKÜNLÜKLERİ

Bütün Almanlar, çocuk yaşlardan itibaren kazandıkları bir özellik olan emir vermeye karşı düşkünlükleriyle tanınırlar. Doğaçlama yapmak ve sersemce hareketler, onlara çok ama çok uzaktır. Bunun sebepleri arasında, uzun ve çok sancılı geçen ve sitediklerini alamadıkları, maddi ve manevi neredeyse herşeylerini kaybettikleri Birinci Dünya Savaşı’nı gösterebiliriz.
Sosyal hayatta emir vermeleri ise, ekolojik farkındalık, sorumlu davranış ya da bazu tutumlara saygı olarak algılanabilir.

AMAÇLILIK

Emir vermeyle bağlantılı olsa gerek, Almanlar amaçları konusunda çok katıdırlar. Almanlar kendilerini net hedeflere ve amaçlara odaklarlar. İnsanların belirli bir disiplin doğrultusunda hareket etmesini beklerler ve herhangi bir kuraldan sapma durumunda rahatsız olurlar. Net olmayı severler, bir şeyin net olmaması onları rahatsız eder.

SAMİMİYET

Almanlar, düşündüklerini söylemeye eğimli insanlardır. Patavatsızlık yapıldığında gerçekten kabalaşabilirler, özellikle kibarlıktan uzak olan Avrupalılara bunu belli ederler.
Bazı konularda kesinlikle toleransları yoktur ve eğer bir şeyden memnuz değillerse, şikayet etmek konusunda tereddüt etmezler, fakat kendilerini iyi ifade ettiklerinde size darılmayacaklardır. Samimiyet konusunda onlara güvenebilirsiniz.

GÖRGÜ KURALLARI

Almanlar, eleştirme konusunda fazla çabuk olsalar da, bu onların asla ama asla görgüsüz oldukları anlamına gelmez. Örneğin, centilmen bir erkeğin, önemli birisi ya da bir bayan girdiğinde ayağa kalktığını, bir bayana centilmence yardım ettiğini ve kapıyı açtığını ve ya gir yere girerken bir bayana veya yaşlıya yol verdiğini görebilirsiniz. Bir erkek eğer bir bayana eşlik ediyorsa, erkeğin daha dıştan yürüdüğünü göreceksiniz. Almanlar’ın ayrıca bir restoran ya da kafeye girdiğinde, hoş bir özellikleri olan herkesi selamlama alışkanlıkları olduğunu da görmeniz mümkün.

GÖREV ANLAYIŞI

Almanlar, görev anlayışı konusunda kendilerini çok geliştirmiş insanlardır. Söz verip de bu sözü tutmamak, diğer ülkelerin insanları için sadece omuz silkmekten ibaret olsa da, onlar için güvenlerine karşı yapılan büyük bir hata, hatta bir ihanettir.
Topluluklar arasındaki ilişkiler(Germeinschaft) ve grup arası ilişkiler (Gruppenzugehörigkeit) güçlüdür. Herkesin, genel refaha katkı yapması beklenir ve örneğin geceleyin yüksek sesle bir iş yapılmaması ve çöplerin orta yere bırakılmaması, Almanlar’ın beklentileri arasındadır. Ülke genelinde ekolojik geri dönüşümden kazanım konusunda duyarlıdırlar; örneğin %50 atık kağıt ve %70 cam şişeler ülke içinde geri dönüştürülmektedir.

VERİMLİLİK VE MÜKEMMELLİK

Almanlar, tarih boyunca çok çalışkan bir millet olarak anılmışlardır. Bu ısrarları ve kabiliyetleri olmasaydı, Batı Almanya, savaştan sonra asla bu kadar çabuk toparlanıp bu başarıyı yakalayamazdı.
Mükemmellik ve çok çalışma özellikleri, Prostestanlığın çalışma etiğine de uygundur bu yüzden çalışma hayatlarında bu güzel özellikten yararlanırlar ki Katolik bölgelerde de bu özellik yeni yeni yer bulmaya başlamıştır.
Almanya’de üretkenlik gerçekten de çok yüksektir, bu biraz da insanların mükemmeliyetçiliğinden ve insanların kendilerini işleriyle bir bütün olarak görmelerinden kaynaklanmaktadır. Fakat asla iş saatleri dışında çalışmazlar ve asla iş saatlerini uzatmazlar, eve iş getirmek gibi bir alışkanlıkları yoktur. Onlara göre iş saatleri dışında çalışmak, çalışırken en fazla gereken şeyi; konsantrasyonu yok etmektedir, disiplinin ve verimliliğin seviyesini düşürmektedir.
STATÜ

Statü, Almanlar için, özellikle statülerindeki sembolleriyle gurur duyan Alman erkekleri için çok önemlidir. Giydiğiniz kıyafet, kullandığınız araba, yaşadığınız ev sizin yaşam pozisyonunuzu belirten kriterlerdir. Eğer kendinize ait değilse bile, ki çoğu insanın değil, oturduğunuz yerin çok güzel olması sizi onların karşısında gururlandırmalıdır.
Almanlar, özel hayatlarında bir eleştiri alsalar bile, görevli insanlara karşı saygılıdırlar. Özel bir pozisyonu olan insanlar, rütbelerine hitaben daha dikkatli ve düzgün davranılmayı beklerler.

Almanya >> Sosyal Hayat ve Özel Hayat

Özel hayatlarıyle iş hayatlarını birbirinden tamamen ayıran Almanlar’ın iki hayatı birden yaşadığını söyleyebilirsiniz. Bir iş gününün sonunda, iş arkadaşlarıyla bir yerlere gitmek yerine, kendi kişisel dünyalarına çekilmeyi tercih ederler.
Boş zamanlarını değerlendirmeyi severler, bu konuda da gerçekten iyidirler. Diğer Avrupa ülkerlerinde yaşayan insanlara göre, tatil yerini ve tipini seçmede daha başarılıdırlar.
Rahatlamak istedikleri zaman bunu gönüllerince yaparlar, özellikle Güney kısımlarda yaşayan Almanlar bu konuda çok iyidirler. (Gemütlich)

HEIMAT (HOMELAND)
Birçok Alman, doğup büyüdüğü yakın yerlerde yaşamayı tercih eder. Bulundukları yerden başka bir yere, şehire veya ülkeye taşınma zorunluluğu olmadığı sürece, bu şekilde yaşamaya devam ederler. Bu bölgesel kimlik yerleşimi, ulusaldan çok okudukları yerel gazeteden belli olmaktadır. Ülkenin bir tür otonom olarak görev yapan yönetimlerinin bulunduğu federal yapısı ve halkın bölgesel bağlılığı da bu meseleyi tetiklemektedir.
Bunun yanında zaman değişiyor ve gelişen teknolojiyle artık sınılar kalkıyor. Örneğin; yaşlı insanlar emekliliklerinden sonra, son zamanlarını evde geçirmektense İspanya, vb gibi sıcak ülkelere gidiyorlar.

Almanya >> Din

Almanya, laik bir ülke olmasına karşın, bütün yerleşim sakinleri, kiliselere %4 oranında vergi öderler. (Kirchensteuer) Nüfusun çoğunluğunu Hristiyanlar oluştursa da, Almanya’da doğup büyüyen Müslüman kökenli Türk göçmen aileleri (Gastarbeiter) de azımsanmayacak derecede fazladır. Almanya’nın kuzey kesimi Protestanlığa (Lutherci), güney kesimi de Katolikliğe (Roma Katolik Kilisesi) yatkındır, ve 17. yüzyıldan bu yene aralarında herhangi bir inanç savaşı olmamıştır.
Katolik ve Protestan Kiliselerine girdiğinizde, kiliseye küçük hizmetlerde bulunmak gelenektir. Birçok insan ise, inançları konusunda kapalı olmayı tercih etmekte ve kiliseye gitmeyi reddetmektedir.


Almanya >> Almanya'da Yaşam

SPOR VE SOKAK AKTİVİTELERİ

Almanlar spor konusunda hem girişimci(oyuncu), hem de iyi birer seyircidirler. Ülkelerinde, tenis, hentbol, basketbol, futbol, jimnastik, avcılık, binicilik ve özellikle Formula 1 motor sporu yarışları meşhurdur. Milli takımları, her zaman milli müsabakalarda yüksek sıralarda yer alırlar.

Ayrıca tırmanma, bisiklet, doğa yürüyüşleri gibi hafif sporlara da çok düşkündürler.Almanya’nın bir çok nehri, gölü ve kıyısı bulunduğu denizde yelkencilik, kürekçilik ve diğer su sporları yapılmaktadır. Ünlü kış sporları ise, ülkenin güney tarafında Alp Dağları’nda yapılmaktadır.
ÇEVREYİ DOLAŞMAK

Almanya, otoban (Autobahn) adı verilen ve yaklaşık 14.000km ile neredeyse bütün ülkeyi saran, fazla durmanın gerek olmadığı, harika ve bakımlı ve ücretsiz bir yol ağına sahiptir. Otobanlar, mavi fon üzerinde ‘’A’’ harfinin bulunduğu bir tabelayla gösterilir, diğer yollarsa, sarı fon üzerine ‘’R’’ harfinin bulunduğu tabelalarla belirtilmektedir. Toplu taşımacılıkta Almanya’nın eline su dökebilecek çok az ülke vardır.

Deutsche Bahn adında, 40.000km ile ülkenin her yerine ulaşımın sağlandığı, ayrıca çevresinde Almanya’nın doğal güzelliklerinin bulunduğu bir demiryolu sistemleri vardır. Trenler tamamen temiz, konforlu ve fiyat bakımından çeşitlidir. ICE (Inter City Express)ler 280km hızla gidebilen, Almanya’nın en hızlı trenleridirler. IC (Inter City) ve EC (Euro City) ler de ICE ler gibidirler fakat hız bakımından daha düşük hızda gitmektedirler. IR (Inter Regional) ve RE (Regional Express) gibi diğer trenler ise daha düşük ücretlidirler ve daha fazla istasyonda durmaktadırlar. Bilet fiyatlarını önceden sormak ve bilgi almak, ayrıca hangi istasyonlarda duracağını ve saatlerini öğrenmek, ve düşük ücretli seyahat kartlarından kullanmak sizin için faydalı olacaktır.

Otobüs servisleri ise tüm büyük ve küçük şehirlere sefer düzenlemektedirler. Otobüs istasyonları, genel olarak tren istasyonlarının yanında bulunmaktadır.(Hauptbahnhof) 

KENTSEL ULAŞIM

Büyük şehirlerde ulaşım genel olarak tramvay, troleybüs, otobüs, yer altı ve yerüstü metroları ile sağlanır. Çoğu ulaşım aracı, bir diğer ulaşım aracıyla bağlantılıdır.
Genelde biletler makinelerden alınır, fakat yine küçük marketlerden de biletlerinizi temin edebilirsiniz. Bazı biletler, çok kullanımlıktırlar, bu yüzden aldığınız bileti kontrol etmenizi öneririz.

ŞEHİR İÇİNDE ARAÇ KULLANMAK VEYA YÜRÜMEK

Almanlar, hızlı arabalara bayılırlar ve bu arabaları, hız limiti yüksek olan otobanlarda kullanmayı ve test etmeyi çok severler. Fakat bu, kuralların olmadığı anlamına da gelmez. Polis, bu konuda çok titizdir ve sürücülerin dikkatli olmaları gerekir. Şehir içinde hız limiti 50km, şehirlerarası yollarda ise 100kmdir. Otobanlarda ise hız limiti 130kmdir.Birkaç kez alkollü araç kullanmanız, cezai durumları gerektirebilir. Kanınızdaki alkol oranı ölçümünde limit 0,5mg dır, fakat kaza yaptıysanız, bu limitin 0,3mg den yukarı olması, başınızı polisle derde sokacaktır. Arabanızı yanlış park etmeniz durumunda, arabanızın çekilmesinin çok yüksek bir ihtimal olduğunu da belirtmek isteriz.

Uluslar arası veya ulusal lisansınızı aldıktan ancak 1 yıl sonra sürücü olabilirsiniz. Avrupa Birliği vatandaşları, 6 ay içinde kendi ulusal sürücü belgeleri ile Alman sürücü belgelerini değiştirebilirler. Avrupa Birliği vatandaşı olmayanlar için ise durum değişiklik gösterebilir. Seyahat belgelerinizi, ilkyardım çantanızı ve reflektörünüzü mutlaka aracınızda bulundurmalısınız. Özellikle 12 yaş ve altı çocuklar olmak üzere, araçta bulunan herkesin emniyet kemerlerinin takılı olması zorunludur.

Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, gidiş yönüne göre trafik sağdan akmaktadır. Ayrıca sağa dönüşlerde tranvaylara ve bisikletlilere yol vermeniz de beklenmektedir. Eğer bir tramvayın arkasındaysanız ve tramvay yolcu indirip bindirme yapıyorsa, yolcuların güvenle inip binme işlemi tamamlanana kadar siz de durmalısınız.

Yayalar, karşıdan karşıya geçerlerken çok dikkatli olmalıdırlar. Her geçitte mutlaka yeşil ışığın beklenmesi gerekmektedir. Yol tamamen boş olsa bile, kırmızı ışık sönmeden sakın hareket etmeyin.

KALACAK YERLER

Eğer Almanya’da kalacak rahat ve konforlu bir yer arıyorsanız, fazla lüks ve pahalı otellere bakmanıza hiç gerek yok. ‘’Hotel’’, ‘’Gasthaus’’ ya da ‘’Gasthof’’ gördüğünüz her yere bakabilirsiniz. ‘’Pension’’ (Pansiyon)lar daha ucuz bir seçenek olacaktır. Yerel Turizm Ofisi (Fremdenverkehrsburo) size yer bulma ve yerleştirme konusunda yardımcı olabilir.

Almanya, gençlik hostelleri bakımından çok geniş bir ülkedir. (Jugendherberge) Eğer, ücreti daha da düşürüp, daha kabataslak bir yerde kalabileceğiniz düşünüyorsanız, karavan parkları sizin için uygun olacaktır.

ZİYARET EDİLMESİ GEREKEN YERLER

Almanya’nın neredeyse tüm şehirlerinde gezilip görülecek bir şeyler var, bu konuda Berlin en ön sıralarda gelmektedir. Berlin şehri 2’ye ayrıyken, ziyaretçiler için hem Batı tarafını, hem de Sovyet Doğu tarafını gezmek için  bulunmaz bir fırsattı. Fakat şu anda doğu tarafında da yükselen binalarla eski örtüsünü kaybetmiştir.

Almanya’daki tüm şehirler gezilip görülmeye değerdir. Özellikle Hamburg (bir liman şehridir), Köln (kilise ve katedralleriyle ünlüdür), Dresden (Elbe’deki Floransa olarak anılır), Leipzig (Bach dernekleriyle ünlü), Münih (güneyin baskın kültürü burada yaşar ve Oktoberfest burada ünlüdür) ve Frankfurt am Main (Almanya’nın lider finans merkezidir) gibi şehirler gezilip görülmesi tavsiye edilen yerlerdir.

Sakın küçük şehirleri küçümsemeyin; Heidelberg (üniversiteleri ile ünlüdür), Weimar (1999’da Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir, Goethe ve Schiller’in doğum yeridir) Potsdam, (harika bir Sans Souci yeridir.) ve Rhineland şehirleri ile Bonn (Batı Almanya’nın resmi başkentidir), Düsseldorf, Koblenz ve Mainz gibi şehirler, Bavyera’nın doğa harikası Augsburg, Regensburg ve Würzburg şehirlerini mutlaka gezmelisiniz.

Ülkede Baltıklar’dan Alpler’e kadar birçok doğa harikası yer ve manzara bulunmaktadır. Rhine ve Moselle bölgelerinde şaraplar, Harz Dağları’nda cadıların toplandığı Walpurgisnacht, Constance Gölü ve diğer birçok yer, görülmesi gereken yerlerden sadece birkaçıdır.

SAĞLIK

Tahmin edeceğiniz gibi, Almanya’da sağlık hizmetleri birinci sınıf kalitededir. Tüm sağlık işleri, Almanya Sağlık Bakanlığının kontorlündedir. Avrupa Birliği vatandaşları, Allgemeine Ortskrankenkasse (AOK) de sağlık hizmetlerinden, kendi ülkelerinde verilen sağlık kartları ile yararlanabilirler. Fakat Avrupa Birliği vatandaşı olsanız da olmasanız da, aynı kalitede hizmetten yararlanırsınız fakat mutlaka bir sağlık sigortası yaptırıp, belgelerinizi yanınızda bulundurmalısınız.

HUKUK VE KURALLAR

Almanya’da güvenlik büyük bir problem değildir. Özellikle büyük şehirlerde sadece arabanızı kilitlediğinize, değerli eşyalarınızı güvenli bir yerde tuttuğunuza, cüzdanınıza sahip olduğunuza emin olduktan sonra, hiçbir şeyden endişe etmeniz gerekmez.

TELEVİZYON

Bütün televizyon programları Almanca olarak yayınlanır. Farklı dillerdeki film/diziler ise doğal olarak dublajlanmaktadır.

Ülkede 3 ana ulusal yayın firması ile birçok yerel yayın firması mevcuttur. Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi lisansların belirli ücretleri vardır. Uydu programları sayesinde de diğer ülkelerin kanallarını izlemek mümkündür.

POSTA VE İLETİŞİM

Hem posta hem de telefon sistemleri Almanya’da gelişmiştir. Postahaneler, hafta içi 8:00 – 18:00 arası, Cumartesileri ise öğlen 12:00 ‘a kadar açıktır. ‘’Auslandgesprache’’den uluslar arası telefon görüşmeleri yapabilirsiniz. Postahaneler ayrıca bazı banka işlemlerini ve ayrıca koleksiyon konusunda hizmet vermektedirler. Posta kutuları açık sarıdır.

Telefon sistemleri, ‘’Telekom’’ ve ayrıca diğer mobil telefon firmaları tarafından sağlanmaktadır. Eğer ankesörlü telefonlardan yararlanmak istiyorsanız, o zaman bir telefon kartına ihtiyacınız olacak ki bunu küçük marketlerden sağlayabilrisiniz. Ayrıca kredi kartları da kullanılabilmektedir.

En kullanışlısı olarak, internet hizmeti gösterilebilir ve bunun için ‘’gelişmiştir’’ diyemeyiz çünkü bu Almanya’da her gün kendini yenileyen bir sistemdir. ‘’magazin-deutschland.de’’ nin haberine göre, 2010 yılında Almanya’daki evlerin %69’unda internet  vardı ve halen bu sayı artmaya devam etmektedir.

BOŞ ZAMANLARI DEĞERLENDİRME

Almanlar, iş zamanı, işlerinin hakkını vererek çalışmaya, günün sonunda ise oturup konuşmaya, dergi, gazete veya kitap okumaya ya da televizyon izlemeye alışıktırlar. Evde oturmak istemeyenler için birçok şehirde içmek için gidilebilecek publar, sanatsal etkinlikler için operalar ya da eğlenmek için diskolar mevcuttur. Berlin’deki işletmeler hariç, birçok işletmenin gece belirli bir saatte kapatması gereken saat vardır.

Almanya’da çalışanlar, diğer Avrupa ülkelerindekinden daha fazla olan tatil zamanlarında dinlenmektedirler. Yılda toplamda 4-6 hafta arası değişen 50 civarı bayramları vardır.

Almanya >> Tatiller ve Festivaller



1 Ocak -------------------- Neujahrstag  (Yeni Yıl)
6 Ocak -------------------- Heiliege Drei Könige (Görünüş Bayramı)
Mart/Nisan --------------- Karfreitag (İyi Cuma)
Mart/Nisan --------------- Ostermontag (Paskalya)
1 Mayıs ------------------- Tag Der Arbeit (İşçi Bayramı)
Mayıs/Haziran ----------- Christi Himmelfahrt (İsa’nın Yükselmesi)
Mayıs/Haziran ----------- Pfingstsonntag (Pentekost Günü)
Mayıs/Haziran ----------- Pfingstmontag
Mayıs/Haziran ----------- Fronleichnam (Korpus Kristi)
15 Ağustos --------------- Maria Himmelfahrt (Tahmin)
3 Ekim -------------------- Tag Der Deutschen Einheit (Alman Birlik Günü)
31 Ekim ------------------- Reformationstag (Reform Günü)
1 Kasın -------------------- Allerheiligen (Tüm Azizler Günü)
Kasım (Saksonya’da) --- Buss – und Bettag (Dua ve Tazminat Günü)
24 Aralık ----------------- Der Heilige Abend (Noel Arifesi)
25 Aralık ----------------- Weihnachtstag (Noel)
26 Ararlık ---------------- Zweiter Weihnachtsfeiertag (Noel ertesi Günü)
YENİ YIL

Yeni Yıl, Almanya’da dansla, kadeh kaldırmayla ve tam geceyarısında havayi fişek gösterileriyle kutlanır. Kilise çanları çalar, insanlar birbirlerine iyi dileklerde bulunur, çikolata ve değişik türde tatlılarla ikramlarda bulunurlar.

EPİFANİ (GÖRÜNÜM)
Bu festivalde, 3 müneccimin bebek İsa’yı ziyarete gelmesi kutlanır. Çocuklar ve gençler kral gibi giyinip kapıları dolaşarak yardım toplarlar. Bazende kapıların üstlerine tebeşirle CMB yazarak (Caspar, Melchior ve Balthasar, müneccimlerin isimleri) evi kutsarlar.

KARNAVAL

Bir başka bilinen ünlü karnaval da Bavyera’da yapılan karnavaldır. Hazırlıklar yaklaşık 1 ay önceden başlar, okullarda, ofislerde ve evlerde partiler düzenlenir. Düzenlenen partiler bölgeden bölgeye değişiklik gösterebilir.
İnsanlar genelde sokaklarda kıyafet balosu tarzında eğlenceler düzenlerler. Rosemontag (Gül Pazartesisi)’nden iki gün önce ‘’Lent’’ (Büyük Perhiz) başlar, karnaval prensi ve prensesi seçilir.  Fastnacht’ta ise, insanlar perhizden önce yemek yerler ve daha sonra yapmaya başlarlar (Hristiyan orucu)
PASKALYA

Kiliselerde Katolik ve Protestan Hristiyanlar’ın aynı anda kutladıkları, İsa’nın çarmıha gerilerek öldükten sonra dirilişini anmak için kutladıkları gündür.
Osterhase (Paskalya Tavşanı) ise, Hristiyanlık öncesinden kalan geleneksel bir bahar eğlencesidir. İnsanlar değişik şekillere boyadıkları çikolatadan yapılma Paskalya yumurtalarını değiş-tokuş ederler ve evlerinde dekorasyon olarak kullanırlar.

KATOLİK YORTUSU

Katolik olan bölgelerde, sokaklarda açık hava servisler yapılarak kutlanan bir gündür.

OKTOBERFEST

Oktoberfest, Almanya’nın en ünlü festivallerinden biridir. Ekimin ilk Pazar günü başlar ve tam 16 gün sürer. Festival Münih merkezlidir. Oktoberfest, bir hasat festivalidir. Hasat zamanı elde edilen biralar ve şaraplar tanıtılır ve tadılır. Rhine bölgesinde de şarap üretim bölgeleri vardır ve kendi özel günlerinde yapılırlar.
ADVENT (NOEL HAZIRLIKLARININ YAPILMASI)

Bu periyotta Noel için hazırlıklar yapılır, çocuklara advent takvimleri verilir. Ayrıca 4 kırmızı mumlu çelenk asılır ve Noel’e kadar geçen her Pazar günü bir mum yakılır.
Bu periyot süresince şehirler Noel için süslenir, zencefilli çörekler, sıcak şarap ve Noel kekleri, ayrıca rengarenk dekoratif eşyalar satılır.
AZİZ NİKOLA GÜNÜ

5 Aralıktaki Aziz Nikola Günü’nde çocuklar ayakkabılarını dışarıda bırakarak yatağa giderler. Bunun amacı, Aziz Nikola’nın (Sankt Niklaus) onları iyi bir çocuk olduklarından dolayı şekerlerle ödüllendireceğini düşünmeleridir. Sonraki gün, kırmızı, figürlü kıyafetler giyerek meyve, fındık ve fıstık dağıtırlar.

NOEL

Noel günü, işyerleri erken saatte kapanır, insanlar evlerine gitmek üzere acele ederler. Evde noel ağacının etrafında hediyeleşmek adettendir. Kuzey Almanya’da insanlar Santa-Claus’un evlerini ziyaret edeceğine inanırlar, güneyde ise ziyaret eden figür, Yeni Doğmuş İsa’dır. Birçok aile geceyarısı kiliselerde ibadetlere katılırlar.
Noellerde, aileler biraraya gelerek ziyafet düzenlerler. Noel, akrabaları, yakınları ve dostları ziyaret etmek, ilişkileri ve bağları güçlendirmek ve hediyeleşmektir.

FUARLAR

Antik çağlardan beridir kasabalar ve şehirler birçok fuara ev sahipliği yapmışlardır. Bu fuarların genel olarak amacı, üreticilerin mallarını tanıtarak ticaret yapılması esasına dayanır. Almanya’nın önde gelen fuarları arasında Frankfurt Kitap Fuarı’nı sayabiliriz.(Frankfurter Buchmese)

Almanya >> Dil ve Eğitim

DİL
Gençler başta olmak üzere çoğu Alman çok iyi İngilizce konuşabilir çünkü çoğu İngiltere veya Amerika’da, ya da Almanya’da bulunan İngilizce kurslarına katılmışlardır fakat rahat zamanlarda kendi dillerini konuşmayı tercih ederler. Eğer şehir dışında bir yere alışverişe gidecekseniz veya zyaret edecekseniz, o zaman kimsenin İngilizce bilmesini beklemeyin, tavsiyemiz, ülkeye gelemeden önce kendiniz biraz Almanca öğrenmeye çalışın.
Ülkede, yabancılara Almanca öğreten bolca dil kursu ve halk eğitim merkezi mevcuttur. Bunlara örnek olarak, devletin finanse ettiği ve birçok ülkede şubeleri olan, gruplara özel veya bire bir ders veren, ayrıca internetten de eğitim veren Goethe Institut’u verebiliriz. Eğer internetiniz varsa, Almanca öğrenmek için kaynağım yoktu demeyin, bu bir özür olamaz!
Almanca, Indo-European Dil ailesine mensuptur ve Hollanda Dili/Felemenkçe ve İngilizce dilleriyle akrabadır. Almanca, Almanya sınırları içerisinide, ayrıca Avusturya’da ve İsviçre’nin bazı kesimlerinde resmi dil olarak; Türkiye’nin başta olmak üzere çoğu doğu ülkelerinde de en çok kullanılan yabancı dillerden biri olarak kullanım alanı yaygındır. Almanca bilmek, size müzik, edebiyat, Wagnerian müzik dramasındaki gibi bir dramada, Goethe gibi bir şiirde, Schubert, Schumann, Mendelssohn, Wolf ve Mahler gibi bir müzikte iyi yerlere gelmenizde yardımcı olacaktır.
Çocuklar, eğitimlerinde standart Almanca’yı (Hochdeutsch) görseler de, günlük alanda kendi bulundukları bölgelerin dialektlerini konuşmaktadırlar. Kuzey bölgelerde ise, Felemenkçeyi andıran bir Almanca (Plattdeutsch) duyabilirsiniz. Bavyera’da konuşulan Almanca ise Avusturya’da konuşulan Almanca’yı andırmaktadır.
Önceleri Almanca kitaplar Fraktur yazısı şeklinde yazılıyordu fakat sonraları bu kaldırıldı. Almanca’da bir süre önce bir reform yapıldı ve yeni öğrenen öğrenciler bu reforma çabucak alıştılar fakat yaşlı insanlar, çocukluktan beri eski usullere alıştıklarından bu onlar için çok daha zor oldu. Öyle ki Almanca’da bütün isimler büyük hafle başlamayı hak ediyor.

EĞİTİM

Almanya’da eğitim, yüksek kalitede ve yüksek seviyelerde verilmektedir. Birçok aile, çocuklarının iyi bir eğitim almasını ve ileride iyi yerlede olmasını ve sorumlu bir vatandaş olmasını istemektedir. Eğitim sistemi, bölge yönetimlerince belirlenir ve eyaletlere göre bu sistem değişebilmektedir.

Almanya’da eğitim, 6 – 18 yaş arası zorunludur. Birçok çocuk, mecburi olmayan, 3-6 yaş arası eğitim veren kreşlere (Kindergarten) gitmektedir, günde birkaç saati geçmemektedir. Bu sistem, eski Doğu Almanya’da daha yaygındı. Çocuklar, zorunlu olan eğitimin ilk 4 yılında, ilkokula (Grundschule) giderler.

Sonraki 2 yıl, oryantasyon sınıfı (Orientierungsstuffe) olarak adlandırılır ve öğrenciler bu süre zarfında yetenekleri ölçülü ve gelecekte olmak istedikleri mesleğe yönlendirilirler. Almanya’nın bazı bölgelerinde öğrencilerin yeteneklerine bakılmaksızın hepsinin bir arada okuduğu, kapsamlı okullar (Gesamtschule) da vardır fakat çoğu eyalette öğrenciler oryantasyon sınıflarından sonra yeteneklerine göre farklı okullara dağılırlar.

Öğrencilerin yaklaşık %35’i, okul sonrasında daha akademik bir diploma (Abitur) teklif eden Gymnasium’a katılmaktadır. Bazı Gymnasien’ler, diğerlerinden daha teknik ve bilimsel eğitim vermektedirler. Bir başka opsiyon ise, daha pratiğe dayalı eğitim veren Realschule’lardır. Üçüncü opsiyon ise Hauptschule (Genel Lise) dir. Burdan mezun olan öğrenciler Berufsschule (Mesleki okul)ye kayıt yaptırırlar.

Yüksek eğitim ise çeşitlidir. Technische Hochschulen adı verilen özel bilim ve teknoloji okulları, Alman mühendisliğinin belkemiğidir.

Almanya’da üniversite eğitimi yüksek kalitededir ve bütün üniversitelerin bu şekilde seçkin olmasına nadiren rastlanmaz, neredeyse hepsi seçkin üniversitelerdir. Üniversitelerde, kalabalık öğrenci gruplarının okuyor olmasından dolayı problemler vardır. Fakat bu Alman üniversitelerinin kalitelerine etki etmemektedir. Bazı öğrenciler 7 yıl veya daha fazla bile okuyabilmektedir.

Almanya >> Bir Almanı Tanımak


Almanlar, daha önce de söylediğimiz gibi, iş ve özel hayatlarını büyük bir titizlikle ayrı tutarlar. Genelde iş arkadaşlarıyla fazla sıkı fıkı olmazlar ve onlarla kişisel problemlerini çözümlemezler. Özellikle Doğu Almanya’da, Komünizm döneminde birisiyle birşeyler paylaşmak tehlike olabileceğinden insanların birbirlerine kapalı olmaları özelliği, şimdi bile sürmektedir. Eski jenerasyon insanlar, geçmişte yaşadıkları bu olayların etkisinden çabuk çıkamamışlardır.
FORMALİTELER
Eğer bir Alman ile çalışacaksanız, ilişkilerinizde karşılıklı formaliteler göreceğinizden hiç kuşkunuz olmasın. Özellikle yaşlı insanların size hitapları sırasında size ‘’Sen’’ anlamına gelen ‘’du’’ yerine, ‘’Sie’’ (Siz) olarak hitap ettiklerini göreceksiniz. Eğer yaşı küçük bir çocuklar konuşuyorsanız, doğal olarak ‘’sen’’ hitap şeklini kullanabilirsiniz.
Ayrıca insanlara hitap ederken, onlara, soyadlarının önüne gelen kalıplarla hitap etmeniz gerekebileceğini de aklınızdan çıkarmamalısınız. Örneğin; Herr Braun (Bay Braun), ya da Frau Hübner (Bayan Hübner). Resmi olmayan ortamlarda isimle hitap etmek normaldir fakat bu görüşme bir iş görüşmesi veya profesyonel bir görüşmeyse, o zaman mutlaka ‘’bay’’ ya da ‘’bayan’’ gibi kalıplaır kullanmalısınız. Eğer görüştüğünüz kişi mesleki alanda bir profesyonelse, o zaman; ‘’Herr Doktor’’, ‘’Herr Direktor’’, ‘’Frau Professor’’ gibi hitap şekillerini seçebilirsiniz.
Bir görüşme sonunda geleneksel olarak el sıkışılır. Günlük selamlaşmalarda ise ‘’Guten Morgen’’ (Günaydın), ‘’Guten Tag’’ (İyi günler) veya ‘’Guten Abend’’ (İyi akşamlar’’ sözcükleri kullanılır. Bavyera taraflarında ise ‘’Griss Gott’’ (Tanrının selamı olsun) kullanılır. Görüşme sonunda ise ‘’Auf Wiedersehen’’ (Hoşçakalın) genellikle kullanılmaktadır.   
Gençler ise kendi aralarında daha az resmi selamlaşma kelimeleri kullanırlar fakat resmi bir ortamda bulunulduğunda, onalr da büyükleri gibi resmi selamlaşma kalıplarını kullanmaktadırlar.

ÖĞRENCİLER, KULÜP HAYATI VE YAKINLAŞMALAR

Almanya, gece hayatı konusunda her zaman hareketli bir ülke olmuştur. Hepsinden önce, Beatles’ın Hamburg’da bir gece kulübünde çıkması, bu hareket için yeterlidir. Hamburg’da (ayrıca çoğunlukla Berlin’de) birçok kabare, disko, gece kulübü bulunmaktadır. Ayrıca Münih, Frankfurt, Köln gibi diğer büyük şehirlerde gece hayatı önemli bir yer tutmakta, özellikle dans edilebilen yerler Almanlar tarafından büyük rabet görmektedir. Fakat bu tür mekanlar da, sıkı denetim altındadır; öyle ki gece belirli bir saatten sonra kapanmaktadırlar.

Berlin’in güneyindeki Mitte Caddesi, her zaman Berlin’in politik, ticari ve kültürel merkezi olmuştur. Berlin’deki bu unutulmuş görünümdeki cadde, genç artistlerin galerilerini açtığı, artistik rönesans etkielrinin görüldüğü, biçok unutulan bölgenin bulunduğu, yer altı partilerinin verildiği, barların, pubların bulunduğu, Berlin’in karşı-kültürünü ortaya koyan çok önemli bir yerdir. The Weekend, Berlin’in tekno müzik merkezi olarak, eski bir sovyet binası olan Alexanderplatz’ın on üçüncü katında bulunmaktadır.

Mitte’yi eğer biraz turistik bulduysanız, o zaman Prenzlauer Berg ve Friedrichshain gibi daha moda yerleri de tercih edebilirsiniz. Arnavut kaldırımlarıyla, güzel kafeleri, barları ve butikleriyle Prenzlauer Berg, sizi bulunduğunuz zamandan alıp çok uzaklara götürecek.

Kreuzberg ise keşfedilmesi gereken çok başka bir mekanı, Almanya’nın. Bu bölge, Berlin Duvarı’nın yıkılmasından önce göçmenlerin yerleşim merkezi iken, duvarın yıkılmasından sonra Berlin’de Almanlar’ın ve göçmenlerin kültürlerini tanıttıkları, artistlerin sanatlarını icra ettikleri, multikültürel bir yer olmuştur. Birkaç kültürün beraberce yiyip, içip, konuştukları, sohbet ettikleri, sanattan ve diğer şeylerden bahsettikleri ve hatta bunları icra ettikleri, harika bir mekandır. Burası, ayrıca Berlin’in Gay (Homoseksüel) topluluğunun bulunduğu yerdir.

Almanlar, çok seyrek olarak grupça buluşurlar. Değişik tarzda kulüpler, barlar, vb mekanlar, buluşmalar için ideal yerlerdir. Buluşmalarda, genellikle ilk buluşma talebini erkek yapar, eğer yaptıysa, buluşma sırasında yanındaki bayanın da masraflarını karşılar. Erkeğin, bayanı bulunduğu yerden alması, normaldir ve bu sizden beklenebilir fakat ne olursa olsun, sakın geç kalmayın! Almanya’da buluşma genel kuralları, Amerika ve diğer ülkelerden pek de farklı değildir fakat dikkat etmeniz gereken tek bir önemli nokta var; kesinlikle geç kalmayın, zamanında gelin! 10 dakika geç kalmanız, bu buluşmanın sizin için son buluşma anlamına gelir.

TANIŞMA VE ARKADAŞLIK KURMA

Almanya’ya ilk kez ya da geçici olarak gelenler, genelde onlarla tanışmak konusunda zorlanırlar. Normalde bir Avrupa ülkesinde bu daha kolayken, Almanya’da bundan bahsetmek biraz zordur. Her ne kadar iş vb konularında bağlantılı oldukları kişiler çok olsa da, arkadaşlık konusunda bu bağlantı sayısı bir hayli düşmektedir.
Çoğu insanın kendi arkadaş çevresi vardır, genelde bu gruplar çocukluktan veya okuldan tanışırlar. Bu gibi arkadaş gruplarının içerisine girmek zor gözükebilir ama imkansız değildir. Eğer bu kişilerle ilişkilerinizi sıkı tutabilirseniz, o zaman mutlaka bu çevrenin bir parçasını da siz oluşturacaksınız.


TANIŞMA YERLERİ

Gençler için diskolar, gece kulüpleri, açık hava konserleri gibi yerler tanışmak için ideal olsa da, bu gibi yerler genellikle yüksek sesli olduğundan konuşarak anlaşmak gerçekten zor olacaktır.
Almanya’da insanlarla tanışmanın en güzel yolu, kulüplere katılmaktır. Büyük şehirlerde Almanlara ve ayrıca yabacılara hizmet veren bür çok kulüp mevcuttur. Yetişkin eğitim kursları, bu konuda ivme yakalayabileceğiniz yerlerdendir ki birçok kişiyle tanışabilirsiniz. Fakat Almanca dil kursuna katılacaksanız, pek tabi bu mümkün olmayabilir.
Alman şehirlerinde spor ve diğer aktiviteler için çok güzel kulüpler bulabilirsinizfakat fazla uzun kalmayacaksanız kütüphaneler bile sizin için güzel bir alan olabilir.
KONUŞMA VE MUHABBET

Almanlar, ciddi konuşmalara bayılırlar. Özellikle onlarla politikadan, sosyal problemlerden veya felsefeden konuşuyorsanız, onların ne kadar konuşkan olduklarını göreceksiniz. İngilizce konuşan toplulukların yaptıkları gibi konudan konuya atlamak gibi bir adetleri yoktur. Fakat iş konusunda konuşmaktan kaçının, şayet Almanlar bu gibi zamanlarda iş konuşmaktan hiç hoşlanmazlar.
Bir diğer yandan, Almanlar yemekte veya içerken gerçekten rahat ve neşeli olurlar. Bu onlarla muhabbet kurabilmeniz için gerçekten iyi bir zamandır. Konuşmak için güzel konular arasında Doğu Almanya kökenli yaşlıların hayat hikayelerini gösterebiliriz. Ayrıca onların ülkeleri hakkında, müzikleri, sanatları ve kültürleri hakkında yapacağınız olumlu söylemler, onları gerçekten mutlu edecektir. Çoklu ortamlarda seksten bahsetmek ise iyi olmayabilir.

EVE DAVET

Eğer birisi tarafından öğlen çayı (Kaffee und Kuchen) veya akşam yemeği için eve davet edildiyseniz, bunu bir onur olarak saymalısınız. Çünkü Almanlar genelde eve davet etmekten çok, dışarıda restorana gitmek gibi bir eğilimleri vardır.
Öğlen çayı için eve davetin anlamı genelde  saat 15:00 gibi gelip, yaklaşık 2 saat oturmanız anlamına gelmektedir. Eğer akşam yemeğine davet edildiyseniz, akşam yemeği genelde 18:00 civarı başlamaktadır. Yemekte ise masada oturup sohbet etmek iyidir fakat masadan erken kalkmak kabalık olarak algılanabilir.
Misafirliğe gelirken bir hediye getirmek uygun olur. Çikolata veya bir çiçek (fakat hasta ziyaretlerinde veya cenazelerde kullanılan krizantem veya zambak gibi çiçeklerden olmamasına dikkat edin, ve kırmızı güllerin sevgililer için olduğunu unutmayın) Eğer isterseniz, çiçekçiler size seçim konusunda fikir verebilirler. Şarap almanız ise çok iyi bir fikir olmayacaktır çünkü zaten Almanlar şarap konusunda ustadırlar fakat eğer bir şişe likör götürecek olursanız, şüphesiz kabul görecektir.
Sakın evin tamamını gezip göstereceklerini düşünmeyin. Sadece davet edildiğiniz odaları göreceksiniz. Doğal olarak banyonun veya tuvaletin yerini sorabilirsinizfakat diğer her şey bulunduğunuz evde özele girer. Fazla meraklı olmamanızı tavsiye ederiz.


Almanya >> Almanya'da İş Hayatı

İŞ VE PROFESYONEL YAŞAM

Almanya, dünyanın önde gelen iş merkezlerinden biridir. Ayrıca mühendislik, endüstri alanında Avrupa’nın en üstün ülkesi olarak sayabiliriz. Bazı şirketler ve büyük işletmeler, aile firmalarıdır ve Almanca’da ‘’Mittelstand’’ olarak adlandırılırlar.
Alman iş yaşamında konuşmalar kısa yapılır, oyun veya şakalar ise asla ve asla yer almamaktadır.

İŞ YAPISI

Alman iş dünyası, yukarıdan aşağıya hiyerarşik bir yapıdadır. Büyük şirketlerin yaklaşık 500 kadar çalışanı vardır. Bu hiyerarşiye göre süpervizörler (Aufsichtstrat) (maaşlar ve stratijik kararlar, bu kişilerin görevleri arasındadır), menajerler (Vorstand) (günlük operasyonlar vb onların sorumluluğundadır.) ve diğerleri de çalışan grubudur.

Buna ek olarak, Çalışma Bakanlığı’nca belirlenmiş birçok sendika tarzı halk organizasyonları vardır ve çalışanlar bu organizasyonlardan yararlanırlar. Çalışanları kovmak çok kolay değildir, çalışanların haklarını korumak için kurulan birçok kurum ve organizasyon mevcuttur.

İş organizasyonunda, hiyerarşik bir rapor düzeni vardır. Üstün yetkideki kişiler, altlarında çalışanlardan rapolar alır ve bu raporlara göre gerekli düzenlemeleri yaparlar. Bu küçük faaliyet alanı ile, girişimcilik faaliyetleri yapılır.

m menajerler, teknik ve bilimsel konularda bilgilidirler. Bu konudaki bilgileri iş yaşamında şirketlerinin gelişmesinde kullanırlar. Ayrıca şirketlerinde devam konusunda diğer Avrupa milletlerinden daha titizdirler. İşlerini herhangi bir nedenden dolayı kolay kolay değiştirmezler.

İŞ GÖRÜŞMELERİ’NE HAZIRLIK

Bir iş görüşmesinin tarihi, en erken 2 hafta öncesinden belirlenir. Bu belirleme, geneldetelefon görüşmeleri ile ayarlanır.

Çalışma saatleri erken saaatlere denk gelse de, yetkili çalışanlar genelde 10:00 – 11:00 civarı, ya da öğleden sonra işe gelmektedirler. Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında, Cuma öğleden sonraları ve ülke genelinde festival olduğunda mutlaka dışarıda olurlar.

İş görüşmesinden önce, mutlaka belgelerinizin tam olduğuna ve bir şey unutmadığınıza dair emin olmalısınız.

İŞ GÖRÜŞMELERİ

İş görüşmesine gelirken dikkat etmeniz gereken en önemli nokta, zamanında gelmenizdir. Almanlar, saat kadar dakik insanlardır. Alman iş partneriniz, onca meşgul zamanından sonra buluşmaya geldiğinde sizin geç kalmanız, gerçekten de kötü bir izlenim oluşturacaktır.

Öncelikle el sıkışmayla başlayabilirsiniz. Eğer bulunduğunuz ortamda birden fazla insan varsa, o zaman hepsini teker teker selamlamalısınız. Çevredekiler kendilerini büyük bir ihtimalle soyadlarıyla tanıtacaklar ve size kartlarını takdim edeceklerdir. Sizin eğer kartınız varsa, karttaki bilgiler sizi basit fakat anlaşılır bir şekilde betimlemelidir.

Almanlar, konuşmayı uzatmak yerine, direkt olarak iş konuşmayı severler. Görüşme yaptığınız kişilerle aranızdaki ilişki iş ilişkisinden ileri geçmeyecektir, yani onları bir bira içmek için pub’a davet edemezsiniz. Onlar, kişisel konulardan çok, işe odaklanmayı tercih ederler.

AİLE ŞİRKETLERİ

Almanya’da çoğu başarılı şirket ya aile şirketidir, ya da bir aile şirketine bağlıdır.  Çünkü şirket içinde alınan tüm kararlar ve doğuracağı sonuçlar, yine aile bireylerini ilgilendireceği için, firma kendi kendini otomatik olarak revizyon edebilmektedir. Bu yüzden bu tür şirketler, diğerlerinden çok daha büyük olabilmektedirler.

İŞ HAYATININ DEĞİŞEN YÜZÜ

Birçok genç menajer, yurtdışında eğitim aldığı için ve bu sayede uluslar arası deneyimi olduğundan, başarılı olmaktadırlar. Bunun anlamı, bu tür çalışanların, uluslar arası iş hayatını ve gelişmeleri bilmesi ve yakından takip ediyor olması, ayrıca buna göre Alman iş hayatına ve gelişmelerine uygun davranmasıdır.

PREZENTASYONLAR (SUNUMLAR)

Birçok yüksek kademeli menajer, çalışanlarından kendi alanlarında anlaşılabilir, önemli detayları içeren ve kaliteli sunumlar beklemektedir. Sakın onların onurlarını kırmaya çalışmayın, bu taktiğin ters tepmesi, sizi işinizden edebilir.

Manajerlerin, çalışılan iş konusunda bulunan riskleri/avantajları bilmesi, buna göre üretim-tüketim, alım/satım dengesini ve diğer gerekli işlemleri ayarlayabilmesi gerekmektedir. Üstünüze sunabileceğiniz her bir evrak, yeni bir iş anlamına gelebilir.

Sunumunuzu yaparken dinleyicilere birkaç soru sorabilirsiniz. Bu sizin dikkatinizi ve onların dikkatini de ölçecektir. Normal bir sessizlik tabi ki de doğaldır fakat ölüm sessizliği, isteyeceğiniz en son şey olabilir. Ayrıca söylediğiniz sözler konusunda da çok seçici olmalısınız. Söyleyeceğiniz yanlış bir şey, onalr tarafından hoş karşılanmayabilir.

KADINLARIN İŞ YAŞANTISINDAKİ YERİ

Kadınlar ne kadar harika işler başarsalar da, erkekler halen iş yaşantısında egemen çoğunluğu oluşturmaktadırlar. Fakat Alman işadamları da, iyi özellikleri olan ve başarılı kadınlardan ilham almaktadırlar. Bayanlar, iş konusunda çok dikkatlidirler. İş yaşantıları boyunca şık ve profesyonel giyinmeye özen gösterirler.



Almanya >> Yemek-İçmek

BÖLGESEL SPESYALLER

Flädlesuppe: Pankek şeritleriyle süslü, Wirttemberg’e özgü bir çorba. Bavyeralılar bu çorbayı ‘’Pfannkuchensuppe’’ olarak adlandırmaktadırlar.

Sauerbraten: Kavrulmuş ,tuzlanmış, domuz ve domuz yağı eklenmiş sığır eti, Rhineland’a özgüdür.

Heidschnuckenbraten: Patatesli rosto, Aşağı Saksonya’ya özgüdür.
Thüringer Rostbratwurst: Izgarada kızartılmış ve sebzelerle süslenmiş sosis, Thuringya’ya özgüdür.

Handkäse mit Musik: Soğanla birlikte servis edilen bir çeşit özel peynir, Hesse’ye özgüdür.

Salzhering in Sahnesosse: Ekşi krema ile servis edilen Ringa balığı salamurası, Mecklenburg!a özgüdür.

Krautwickerl: Beyaz Lahana içine doğranmış kıyma, Bavyera’ya özgü bir yemektir.

Westfalische Rebekuchen: Rendelenmiş çiğ patates ve buğday unundan yapılan bir tür kek, Westfalya’ya özgüdür.

Pfefferkuchen: Saksonya’ya özgü bir tür zencefilli çörektir.

Eberswalder Spritzkuchen: Derin dondurucuda saklanmış halka donatlar.

Eğer, özellikle Frankfurter Sosisi’ni özellikle Frankfurt’da yemek istiyorsanız, Almanca’da adı; ein Wiener (bir Viener)dir.

İÇMEK

Almanya’da içki konusunda bir şeyler arıyorsanız, ilk bulacağınız şey biralar ve bira fabrikalarıdır. Bu fabrikaların sadece 1500’ü Bavyera’da bulunmaktadır. Bazı yerlerde de Biergarten (Bira Bahçesi) leri bulunmaktadır ki buraya kendi yemeklerinizi veya malzemelerinizi getirerek piknik havasında içebilir, ya da Bierkeller (yer altı birahanesi), Bierhalle (Bira hanı) ve Bierstube (Pub)larda tek başınıza ya da arkadaşlarınızla rahatça içebilirsiniz.

Biraları birkaç kısıma ayırabiliriz:
  •     Lager (yavaşça fermantasyon yapıldıktan sonra mayalanan bira)
  •     Pils ya da Pilsener
  •     Weissbier (Biraz bulanık olabilen buğday birası)
  •     Kölsch (Üst fermente birası, hepsi Köln şehrinde üretilmektedir)
  •     Altbier (Üst fermente birası, kırmızımsı kahverengi bir biradır.

Almanya’nın ürünleri arasında bazı güzel şaraplar da vardır. Riesling’de yapılan bazı beyaz şaraplar, çok ünlü ve kalitelidir. Fransa-Almanya sınırında bulunan Rhine ve Moselle Vadisi, ayrıca Bavyera’nın kuzeyindeki Franconia, birçok şarap bağına ev sahipliği yapmaktadır.

GÜNLÜK YEMEK

Almanlar genelde her gün saat 6:30-7:00 arası kalkmaya ve 8:00-8:30 arası işlerine gitmeye eğilimlidirler. Okullar da bu civarda başlamaktadır. Kahvaltıda genellikle ekmek ya da rulo, reçel ya da fındık ezmesi, peynir, sosis, ve kaynamış yumurta bulunur. Ayrıca mısır gevreği ve müsli de kahvaltı masasının vazgeçilmezlerindendir.

Öğle yemeği, geleneksel olarak Almanlar’ın asıl yemeğidir ve eğer mümkünse öğle yemeğini evde yemeyi tercih ederler. Her nasılsa, uzak mesafelere gidenler veya çalışanlar için bu opsiyon pek geçerli değildir. Ofis çalışanları ise bunun yerine, yemek için hızlıca snack barlardan (Schnellimbiss) yemeyi tercih etmektedirler.

Öğleden sonra çayı ise ev kadınları ve çocuklar arasında popülerdir ve pasta, kek, börek, çay ve kahve bu buluşmayı renkelndirmektedir.

Akşam yemeği ise akşamüstü 6:00 gibi yenmektedir. Normalde hafif bir akşam yemeği, pişmiş bir eti, peyniri, balığı ve ekmeği içerir. Yemekte şarap içmeyi ise severler. Eğer akşam yemeği özelse veya bir iş yemeği olacaksa, o zaman saat 7:00 civarı başlar.

DIŞARIDA YEMEK

Almanya’nın şehirlerinde İtalyan, Çin, Fransız, Türk ve tabi ki Alman mutfaklarının ürünlerini bulabileceğiniz birçok yer Almanya’da mevcuttur. Ayrıca, dünya mutfağından McDonald’s gibi bütün lezzetleri geniz yelpazeyle bulabilirsiniz. Gasthaus ve Gasthoflar’da ise Almanya’nın kendi yerel lezzetlerini bulabilmeniz mümkündür.

Normalde restoranlarda masanıza oturur ve servis için garsonun gelmesini beklersiniz. Eğer garsonu çağıracaksanız ‘’Herr Ober’’ (Bay Garson) ya da ‘’Fräulein’’ (Bayan Garson) diyerek onları çağırabilirsiniz. Hesabı almak için ‘’die Quittung’’ (Hesap lütfen) diyebilirsiniz ve bunun için ‘’Zahlen, bitte’’ (Bakar mısınız, lütfen?) diye birisini çağırabilirsiniz.

Önemli Not: Genel olarak ödediğiniz hesabın %15’i kadar bir miktarı bahşiş olarak bırakabilirsiniz fakat isterseniz gelen hesabınıza artı bir euro bırakarak gidebilirsiniz.Eğer daha az bahşiş bırakmak isterseniz, hesabınızın %10’unu da bırakabilirsiniz.



KÖLN
Dom Katedrali ve tarihi yapılarıyla, ortasından geçen Ren nehriyle Almanya'da görülmesi gereken şehirlerin başında geliyor. Dolaşırken zamanın nasıl geçtiğini, ne ara akşam olduğunu fark edemeyip, kendinizi Ren nehrinin kıyısında bir restoranda yemek yerken buluveriyorsunuz.


Düsseldorf
Yine Ruhr bölgesi civarında Köln'le komşu büyük şehirlerden birisi olan Düsseldorf da Köln gibi Ren Nehri kıyısında harika manzaralardan birine sahip düzenli bir şehir. Gerek nehir kenarında geçireceğiniz eğlenceli vakitler, gerekse Düsseldorf'un eğri binalarını görüp şaşkınlıkla bakacağınız zamanlar için gidip görülmesi gereken yerlerden biri.


Berlin
Almanya'nın başkenti olan Berlin, şehirler sıralamasında her zaman başı çeken şehir olmuştur. Gerek gezip görülecek turistik yerleri, gerek sizi alıp ikinci dünya savaşına götürecek tarihi dokuları sayesinde kesinlikle gidip görmeniz gereken bir yer olarak kayıtlarımıza geçiyor. Özellikle Berlin Duvarına gidip tarihi yapıları görmeye buradan başlamanız tavsiyemdir.


Münih
Yine diğer Alman şehirleri gibi tarihi yapısını olduğu gibi koruyan şehirlerden biri olan Münih, aynı zamanda modern bir şehir. Özellikle Bayern Münih takımının Allianz Arena stadyumu, görülmeye değer yerlerden birisidir. Maç olmasa dahi her yıl binlerce turist çekmektedir. Bunun haricinde Bavyeraeyaletinde olmasından dolayı mükemmel doğaya sahip çevre şehirleri vardır.

Hamburg 
Almanya'nın liman şehri Hamburg, denize kıyısı olan en büyük şehir olma avantajını taşıyor. Aynı zamanda bir liman şehri olan Hamburg, ticari yapısıyla öne çıkan bir yer. Ona rağmen turistlerin ilgisini çeken bir çok özelliğe sahip.










Ölümsüz Aşkların Köprüsü: Hohenzollern


  
Köln'ün tarihi yapısı ve güzel Ren nehri herkesi büyülediği gibi beni de büyüledi. Şehre giriş yaptıktan sonra arabayı bir yere park edip Ren nehri kıyısında yürüyüş yapmak istedik, nehrin kenarındaki geniş yürüme parkurları ve heybetli heykeller geride kaldıktan sonra Hohenzollern köprüsüne yaklaştık. Bir sonraki durağımız Kölner Dom (Dom Katedrali) olduğu için köprüden geçip yolumuza devam edecektik.


Köprüye vardık ve yaklaşık yarım kilometrelik köprünün tam ortasına geldiğimizde bir Ren nehri pozu, bir Dom Katedrali pozu ve bir de köprü pozu almak istedim. O sırada da yanından geçtiğimiz kilitlerin ne olduğunu merakla sordum. Cevabı aldıktan sonrafotoğraflarımı çekip Dom Katedrali'ne doğru tekrardan yürüyüşe geçtik. Efendim bu kilitler, yıllardır köprüde olmakla birlikte tamamen Köln halkının ve turistlerin köprüye kilitlediği kilitlerden oluşmaktaymış. Ancak kilitlerin özel bir anlamı var. Sevdiğiniz kişinin ismi yazılı olan asma kilidi veya sevgilinizle birlikte yaptırdığınız bir asma kilidi buraya asıyorsunuz. Bunun sebebi ise aşık olunan kişiye kavuşmak veya sevgililerin ölene dek birlikte yaşamasını sağlamak. Asma kilitleri sadece asmakla da kalmayıp Ren nehrinin sularına atmak gerekiyor. Köprüde binlerce asma kilit bulunmakta ve binlercesinin anahtarı da şu an Hohenzollern köprüsünün altında olmalı.

Köln şehrinde sevgililerin özellikle hobi haline getirdiği şeylerden birisi de özel bir asma kilit yaptırıp köprüye kilitlemek, anahtarını birlikte nehre atmak ve ardından nehre karşı bir hatıra pozu çektirip köprünün karşısına geçmek. Ancak yukarıdaki fotoğraftan da anlaşılacağı gibi bazı sevgililer işi abartmış, umarım asma kilide harcadıkları emek kadar ilişkilerine de harcamışlardır ve 5 sene geçmesine rağmen hala birliktelerdir sevgili Andrea ve Bernd çifti.

Köln'e sevgilinizle birlikte gidecek olursanız veya sevdiğiniz birisi varsa, Hohenzollern köprüsüne ikinizin adının yazılı olduğu kilit asıp anahtarını Ren nehrine atmadan sakın ola dönmeyin.

BERLIN’DE GEZILECEK YERLER




berlin-maskotu


Almanya’nın Başkenti Berlin aslında çok büyük bir şehir. Ancak turistik bölgeler genelde eski şehrin içinde yer alıyor ve ulaşması kolay. 
Tek başına gezmeyi sevmeyenler için Hop On Hop Off turistik otobüsleri önerilebilir. Bu otobüsler Kırmızı ve Yeşil hat olarak iki hatta çalışıyor ve gün içinde sınırsız indi bindi imkanı veriyor. 
Bana kalırsa bu otobüsler Berlin için gereksiz. Görülecek yerlere toplu taşıma ile ulaşmak hiç de zor değil. 
Bizim bir gün vaktimiz olduğu için genelde merkezdeki yerleri seçtik ve Berlin’de gezilecek yerler için şöyle bir rota izledik. 

  • Alexanderplatz Meydanı


Meydan tüm turistlerin ilgi odağı ve neredeyse buluşma noktası. Aslında benim çok fazla ilgimi çekmedi ancak otelimiz tam meydanda olduğu için sürekli olarak meydanı gezdik. 
Meydanın ortasındaki TV kulesi ise hem Berlin’in sembollerinden hem de Berlin’i havadan gözlemlemek ve bu arada bir iki kadeh bir şeyler içmek için güzel bir mekan. 
berlin-tv-kulesi
Ayrıca Havalimanından gelen otobüsler, diğer otobüsler ve metro ile tramvay sisteminin ana durakları bu meydanda. Ayrıca bu meydanda çeşitli şenlikler ve festivaller de düzenleniyor. 
Meydandan Müzeler Adasına doğru yürüdüğünüzdeRotes Rathouseile karşılaşırsınız. Anlamı Kırmızı Belediye Binası olan bu bina 2.Dünya Savaşı sırasında büyük ölçüde yıkılmışken restore edilen bir Rönesans dönemi yapısı
berlin-city-hall-belediye-binasi

Belediye Binasının tam karşısında ise içinde mimari açıdan Roma çeşmelerini aratmayan güzellikte bir çeşme barındıran çok güzel bir park var. Çeşmenin adıNeptün Çeşmesi.1891’de yaptırılan ve Roma Tanrısı Neptün’e adanan bu çeşmede Neptün’ün çevresindeki kadın heykeller Prusya’nın dört büyük ırmağını temsil ediyor. Berlin Dom’u ve Müzeler adasını  görmeden önce Bu parkta biraz soluklanıp çeşmeyi seyredebilirsiniz.

berlin-neptun-cesmesi
  • Berliner Dom (Berlin Katedrali)
berlin-domBelediye Binasının tam çapraz karşısında kanalın kıyısında Berlin’in Meşhur Katedarli, “Dom” bulunuyor. 
İlk olarak 1700 yılında Barok tarzda inşa edilen bu katedral daha sonra 1854’te Alman İmparatoru tarafından yıktırılıp yeniden Neo Klasik Tarzda inşa ettirilmiş. Daha sonra İkinci Dünya Savaşında ağır hasar alan bina yeniden yapılmış. En son 2006 yılında Kubbeleri tekrardan elden geçirilmiş ve şimdiki halini almış. 
Binanın dış cephesi oldukça etkileyici. Her yönde bir hikayeyi anlatan heykeller mevcut. Ancak binanın içine giriş için 8 EUR istiyorlar. Kiliseye girmek için para vermek benim tarzım değil ancak bu yapının içine girmeyi gerçekten isterdim. Ancak zamanın yetersiz oluşu sebebi ile katedralin içini gezmeyi başka bir zamana bıraktır. 
-Müzeler Adası

Berlin denince Müzelerin akla gelmesi çok normal. Çünkü Berlin Katedralinin yanından başlayarak etrafı kanallarla çevrili ada Müzeler Adası olarak adlandırılmış.
Müzeler adasındaki başlıca müzeler ise elbette kiBergama Müzesi, Klasik Tarih Müzesi ve Mısır Müzesigeliyor. 
Biz kısıtlı zamandan dolayı tercihimizi Bergama Müzesinden yana yaptık.Bergama Müzesi,müzeler adasının biraz arkasında yer alan bir yer. Adada Pergammon Museum tabelasını takip ederseniz kolaylıkla bulursunuz. Gerçi her daim kapısından eksik olmayan kuyrukları da size yol gösterir. 
Müzenin iki ayrı bölümü var. İlk bölüm Assisi denilen Panoramik Bergama Şehri. Büyükçe bir su deposu veya silo gibi bir yapının içine kurulmuş bu bölüm benim bugüne kadar gördüğüm en ilginç müze bölümüydü. Yapının içinde 5 kat merdivenden çıktıktan sonra duvar kağıdı olarak kabartmalı bir şekilde Antik Bergama Şehrinin resimlerinin kullanıldığını görüyorsunuz. Sesler ve ışık oyunları ile sizi adeta şehrin içindeki günlük yaşama sokan bu bölüm oldukça büyük bir takdiri hak ediyor. Bir anlığına kendinizi Antik Bergama şehrinde zannediyorsunuz. 
Bunun haricinde ana binada dünyaca meşhur Zeus Altarı var. Müzede bedavaya dağıtılan ve Türkçe de yayın yapan audioguide’lerde anlatıldığı kadarı ile bir alman demiryolu mühendisi, mermer ocaklarında Zeus Altar’ının kalıntılarını görüyor ve Osmanlı’dan bunları satın alıyor. Güya Yasal yollardan Almanya’ya kaçırılan bu eserler dünyada oldukça ilgi çektiği için Bergama için müze yapmaya karar veriyorlar. 
Bergama’ya gittiğinizde yerlerini hayal ettiğiniz bu eserleri Almanya’da binlerce kilometre uzakta görebiliyorsunuz. 
Zeus Altar’ının en önemli noktası Tanrıların karıştığı savaşın anlatıldığı mermer süslemeleri. Sanat tarihinin ilk ve en önemli yapıtları arasında sayılıyor. 


Zeus Altar’ından hemen sonra yine bir başka iç burkan eser Milet Kapısı’na geliyoruz. Milet Kapısı tarihi Milet Şehrinin liman tarafından girişinde yer alan görkemli bir eser. Ancak bu kapı da anavatanından çok ama çok uzakta tüm heybeti ile burada sergileniyor. 

Bergama Müzesi aslında bir Anadolu-Mezopotamya Müzesi, Ankara’da bulunan Anadolu Medeniyetleri Müzesinden daha çok sayıda bizim toprakların eserlerini sergiliyor.  Hititler, Sümerler, Persler, Suriye, Selçuklu ve Osmanlı’dan kalma pek çok tarihi eser müzede yer alıyor. Anadolu’da yaşayan bizlerin mutlaka görmesi gereken yerlerden biri. 
Bergama Müzesi’ne yeteri kadar vakit ayıramamakla birlikte zamansızlık sebebi ile müzeden çıkıyoruz. Bergama Müzesini gördükten sonra Klasik Tarih ve Mısır Müzelerine vakitsizlik sebebi ile iç çekerek bakıyorum. Özellikle İndiana Jones filmlerinde İndi’nin sürekli olarak Naziler’le mücadele ettiği aklıma geldikçe bu müzelerde nasıl da güzel eserler vardır diye hayıflandım.
Müzeler adasındaki müzelerin ortalama giriş ücretleri 20 EUR civarında. Ancak bolca vakti olan ve her üç müzeye de girmek isteyenler Berlin Museum Pass Kartına   19 EUR ödeyerek hem sıra beklemez hem de kara geçebilir. 
Ayrıca bu müzelere internetten randevu almak mümkün olduğu gibi, birine girmeden önce diğerinden de randevu alıp kuyruklardaki vakit kaybının önüne geçilebilir.
- Checkpoint Charlie ve Berlin Duvarı
Müzeler adasından çıktıktan sonra Museumsinsel durağından metroya binip Stadtmitte durağında inipCheckpoint Charlie noktasına geldik. 
İkinci Dünya Savaşından sonra Berlin; Amerika, Rusya, İngiltere, Fransa gibi ülkelerin yönetimine girmiş ve her ülke kendisine ait bölgeye kısa sürede olsa sahip olmuş 

Checkpoint Charli de aslında C Kontrol Noktası anlamına geliyor ve Rusya ile Amerikan bölgesini birbirinden ayırıyor. Daha sonra da Doğu Almanya ile Batı Almanya’nın birbirinden ayrıldığı yer oluyor. 
Bu bölgedeki tarihi kontrol noktasını görüp eski doğu alman askerleri ile fotoğraf çektirebilir ve Berlin Duvarı Müzesini ziyaret edebilirsiniz.  (Sizce Amerikan Bölgesi’ndeki Mc donalds bir şey mi anlatıyor ??
Checkpoint Charlie noktasının önündeki dört yoldan aşağı doğru ilerlerseniz ise Nazi Kampı ve Berlin Duvarı kalıntılarının bulunduğu utanç abidelerinin yanına ulaşırsınız. Nazi kampında dolaşıp Berlin Duvarı kalıntılarının önünde fotoğraf çektirip tarihi anları bir daha gözünüzün önüne getirebilirsiniz.

  • Potsdam Meydanı

Berlin Duvarının oradan kısa bir yürüyüşle Postdam Meydanına ulaştık. Bu meydan yeni Almanya’nın bir güç gösterisi. Etrafta modern sanat akımlarına göre dizayn edilmiş binalar göz çarpıyor. 


  • HitlerinSığınağı

Postdam Meydanından Brandenburg Kapısına doğru yine kısa bir yürüyüş yaptığınızda karşınıza önce Yahudi Soykırım Anıtı çıkar. Binlerce kişi için çeşitli boylarda taşların kullanıldığı bu anıtın içinde ve üstünde gençlerin güle oynaya oyun oynaması garip geldi.

Soykırım Anıtının az ötesinde ise Hitlerin “Kurt ini” olarak adlandırılan sığınağı var. Yer altındaki çok büyük bir alandan savaşı yöneten Hitler, Berlin’in düşüşünün ardından sığınağın kapısının önünde intihar ediyor.
Şimdilerde bu sığınağın olduğu yerde konut alanları ve otopark var. Neo Naziler burayı kutsal bir alana çevirmesin diye

  • Brandenburg Kapısı 

Yoğun geçen günümüzü Brandenburg Kapısı’nın önünde tamamlıyoruz. Berlin’in imparatorluk dönemlerinde kullanılan kapılarından birisi olan bu kapının tarihi önemi çok büyük. 
Ayrıca kapının üzerinde bulunan Mahşerin Dört Atlısını temsil eden heykelin de bir hikayesi var. Napolyon Berlin’i işgal ettiği zaman önce bu kapının tamamını söküp götürmek istemiş ancak bu mümkün olmayınca tepesindeki bronz heykeli almış. Daha sonra da Almanya Fransa’yı işgal edince heykel geri alınıp yerine takılmış. 
Bizim tek bir güne sığdırmaya çalıştığımız Berlin gezimizde vaktimiz doldu. Ancak Berlin’de bunlardan başka gezilecek başkaca güzel yerler de var. 
Alman İmparatorlarının kullandığı Charlettenburg Sarayı, Soykırım sırasında 2 yıl boyunca bir evin bodrumuna sığınan Anne Frank’in hikayesinin anlatıldığı Anne Frank Müzesi, Soykırım müzesi, Gölleri ve doğası ile ünlü Postdam bölgesi gibi yerler vakit varsa mutlaka görülmesi gereken yerler sıralamasında olmalı. Ayrıca güzel bir kanal turu da Berlin’i görmek için iyi bir fırsat olabilir.

ALMANYA ROMANTIK YOL TURU ÜZERINDE GEZILECEK YERLER








Almanya ve Romantizm aslında çok da bir arada anılmayan iki kelime. Almanya deyince pek çoğumuzun aklına üzerinde duman bulutu olan gri şehirler, fabrikalar ve işçiler geliyor. Ancak Almanya’nın güneyinde bulunan Bavyera bölgesinde öyle güzel kasabalar ve bu kasabaları bağlayanromantik bir yolvar ki mutlaka bir gün görmek lazım.
Romantik Yolrotası ikinci dünya savaşı sonrasında Almanya’yı işgal eden Amerikan Askerlerince keşfedilmiş. Almanya tarafından da ikinci dünya savaşının kötü imajının silinmesi için sahiplenilmiş. Günümüzde yılda 3 milyondan fazla ziyaretçi bu rotayı takip ediyor.
Biz rotaya kuzeyden başladık ve güneye doğru devam ettik Beş günde rotayı tamamladık. Bu aradaRomantik Yolile kesişen bir deKaleler Yoluvar. Kaleler yolu doğu-batı eksenli olarak romantik yolu kesiyor ve o da başka güzel bir rota. Biz Romantik yolun küçük bir kısmından fedakarlık ederek aynı zamanda Almanya’nın en güzel şehriHeidelberg’i de görebilmiş olduk.


Frankfurt-Heidelberg


Heidelberg

Heidelberg; aslında Romantik yol rotası üzerinde değil. Ancak Almanya’nın en güzel şehri olarak kabul ediliyor. Bu kadar yakınken Romantik yol üzerindeki Wurzburg’dan fedakarlık edip Wurzburg yerine Heidelberg’i seçmiş olduk. Bir daha bana Heidelberg mi yoksa Wurzburg mu diye sorsalar kesinliklike Heidelberg derim.

İlk gün Heidelberg sokaklarında gezdik Neckar vadisi üzerinde yürüdük. Heidelberg tüm Almanya içerisinde gördüğüm gece geç saatlere kadar sokakta yaşayan tek şehir. Gece 10 buçukta (Haziranda) hava yeni karardı ve biz otelimize döndüğümüzde saat 12′de halen daha sokaklar dolu barlar hareketliydi.

Heidelberg-Rothenburg Ob der Tauber (Kaleler Yolu)

Sabah erken kalkıp finüküler ile Heidelberg Kalesi’ne çıkıp nefes kesici manzaraları içimize çektikten sonra sıra bir sonraki konaklama noktamız Rothenburg’du.
Heidelberg-Rothenburg arasını A6 otoban yolu üzerinden 176 Km ile 1,5 saatte geçmek mümkün. Ancak bu durumda meşhur Kaleler Yolu üzerinden çıkıyorsunuz.
Biz amacımıza uygun olarak Kaleler Yolu’nu takip ettik. Heidelberg’i Neckar nehrini takip ederek terk ettik ve ilk hedef noktası Obrigheim üzerinden Bad Wimpfen’e ulaştık.

Bad Wimpfen 

mutlaka en az bir iki saat ayrılması gereken çok güzel ve şirin bir Bavyera kasabası. Kukla müzesi ile de ünlü ancak biz gittiğimizde kapalıydı.
Bad Wimpfen’de güzel bir öğle yemeğinden sonra rota Heilbronn oldu.

Heilbronn’a

kadar yolda çok sayıda kaleyi uzaktan gördük. Heilbron’da bir kahve molası verdik. Heilbronn aklımızda çok da fazla kalacak bir şeye sahip değildi.
Günün geçtiği ve Romantik Yol’un en güzel şehri Rothenburg ob der Tauber’e ulaşmanın isteği ile Heilbronn’dan A6 yoluna çıktık. Ancak bir süre bu yolda canımız sıkıldı. Bir de Kaleler yolunun bir sonraki durağı olan Schwabisch Hall çıkışını da kaçırınca canımız sıkıldı ve tekrar kırsal yollara dönme kararı aldık.
Schwabisch Hall’dan sonraki ilk çıkıştan çıkıp Braunsbach, Langenburg, Blaufelde ve Schrozberg köyleri arasından geçerek muhteşem Alman kırsalını takip edipRothenburg Ob Der Tauber‘e ulaştık.

Rothenburg ob der Tauber 

Rtohenburg bence Romantik yolun en güzel şehrive Romantik Yolu takip eden herkesin mutlaka konaklaması gereken bir yer. Almanya’nın en iyi korunmuş bu ortaçağ kasabasında gece saat 8′de geleneksel hale gelen Night Watchmen (Gece Bekçisi) turuna katıldık.
20 yıldır aynı kişi gece vakti turistleri gezdiriyor ve güzel hikayeler anlatıyor. bu turdan sonra ortada pek de kimse kalmadı. Su bile satan yer bulmak için zorlandık ve otelimize kendimizi attık.

Rothenburg-Augsburg

Sabah erken kalkıp artık geleneksel hale gelen sabah kale ziyareti ve muhteşem manzaralara şahit olmanın ardından yola çıktık.
 planladığımız yol rotamız şöyleydi
Rothenburg-
Diebach           Geçiş Noktası
Schillingsfürst  Geçiş Noktası
Feuchtwangen  Geçiş Noktası
Dinkelsbühl       Mola
Wallerstein      Geçiş Noktası
Nördlingen        Mola
Donauwörth      Mola
Bu rota üzerinde ilk kola olanDinkelsbuhl’demola verdik. Harika bir kasaba. Mutlaka durulması gereken bir nokta. Tam romantik yol kasabası. Ancak pazar günü 14:00 ile 17:30 arası tüm restoranların kapalı ve benim de aç olduğumu düşündüğümde bende iyi anılar bırakmadı.
Nordlingen’de kahve molası verdik. Çok da iyi bir yer değil.
Donauworth şehrini pas geçtik.
Augsburg’a vardık. Augsburg Almanya’nın büyük şehirlerinden birisi. bir dönem Avrupa’nın finans başkenti olmuş. Eskişehir merkezine yakın bir yerde kaldık. Maximillian caddesi üzerinde yürüdük. Caddenin bir ucu St Ulrich ve Arfa kilisesine diğer ucu da Augsburg Katedrali yani Dom’a uzanıyordu. Bu cadde üzerinde güzel bir Rathaus (şehir merkezi) binası vardı.
Ancak Augsburg’u pek sevmedik. Sadece ufak bir kesimi güzel olan bu şehirde çok vakit kaybetmemek lazım.

 Augsburg-Fussen

Augsburg’u sabah erken saate hiç vakit kaybetmeden terk edip ilk durak olan 8 km mesafedeki Friedburg’da çok güzel bir kahvaltı yaptık. Augsburg’da kahvaltı yapacak yer aramaya uğraşmadığımız için şükrettik.
şirin Friedberg’den ayrılıp
Kaufering
Landsberg am Lech
Hohenfurch
Schongau
Peiting
Rottenbuch
Wildsteig
Steingaden ve Wieskirche
Halblech
Schwangau, Neuschwanstein ve Hohenschwangau
Füssen
rotasını takip ettik.
Bu rota üzerindeLandsbergmutlaka durulması gereken yerlerden. Landsberg çok güzel kasaba. Fakat tam da turizm sezonunda şehir merkezinde tadilat yapılması Alman akılcı mantığı ile nasıl bağdaştı anlamadım. Olsa olsa Bodrumve Marmaris’te görebileceğimiz yaz ortasında yolların kazılması hastalığı bu şirin şehri mahvetmiş. Sanırım bu işin başında Türkler :) var.
Fakat Landsberg şehrinde el yapımı bir şelale var. Bu şelale romantik yola tam da yakışan harika bir nokta. Mutlaka durup fotoğraf çektirmek şart.
Wilsteig’dan sonra Alplerin eteklerine vardığımız için doğa ve yol birden değişti. Muhteşem yeşillikler arasında kıvrımlı ve hafif virajlı bir yolda seyahat etmenin keyfini yaşarken yol bizi Wieskirche kilisesine getirdi.
Romantik Yol üzerinde mutlaka durulması ve gezilmesi gereken noktalardan biri de Wieskirche. Wieskirche kilisesi harika bir kilise. Unesco tarafından Dünya mirası ilan edilen kilise dışarıdan ihtişamlı gözükse de asıl içi harika.
Wieskirche kilisesin’den sonra sıra Romantik Yol’un yıldızı olan Neuschwanstein veHohenschwangau kalelerindeydi. Romantik Kral Ludwig ve babası Maximililan tarafından yaptırılan bu kaleler kesinlikle ama kesinlikle Romantik Yol’un bir numaralı gezilecek noktaları.
Her iki kalenin de içini gezmek mümkün. Ancak zamanı iyi ayarlamak lazım. İçeriye her defasında belli sayıda ziyaretçi alıyorlar. Biz yoğun olmayan bir dönemde ve haftaiçi gittiğimiz için 1 saat sonrasına bilet bulduk. Ancak zamanımız sadece Neuschwanstein kalesine yetti.

Neuschwanstein kalesi ya da sarayı
bence bugüne kadar gördüğüm (Alman, Fransız ve İngiliz Sarayları ve Topkapı da dahil) en güzel saray. Çok büyük değil. Ancak binayı bir ressam çizmiş içi de tamamen ünlü bestekar Wagner’in önderliğinde sanatçılar tarafından düzenlenmiş.  Bir başyapıt.
Bu bölgede vakti olanlar için Alpsee gölünün kenarında da yürümek doğanın harikalığı karşısında güzel anılar bırakabilir.
Neuschwanstein sarayından sonra Fussen’e vardık.
Fussen küçük ama şirin bir eskişehre sahip. bir gecede tümünü gezebildik. Çok zaman ayırmaya gerek kalmadı. Romantik Rota’nın güney tarafından başlangıcı veya bizim rotamız üzerinden sonu olduğu için Romantik Yol ile ilgili çok sayıda bilgi ve hediyelik eşya bulabilirsiniz.

Fussen-Munich

Spektaküler manzarlar ve nefes kesici kasabaları ziyaret ettikten sonra dönüş başladı.
Fussen’den önce Marktobdertorf üzerinden Landsberg’e geri döndük. Landsberg’den A96 otobanına çıkıp Münih şehir merkezini pas geçip doğrudan havaalanına vardık. Hem Münih şehrindeki trafik hem de kiralık aracı nereye bırakacağımızı bilmemek bizi üzülerek Münih şehrini pas geçmeye zorladı.
Frankfurt Am Main havaalanından başladığımız yol Münih  Franz Joseph Strauss havaalanında sona erdi. Arabayı teslim ettiğimizde 5 gün içinde 798 km yol yaptığımızı gördüm
İleride Romantik yolun güzel noktaları ile ilgili yazılara devam edeceğim.

Avrupa'nın ortasında yer alan Almanya ekonomi ve sanayi açısından zengin bir ülke olduğu gibi turistik açıdan da farklı tarihi yapıları ile gezip görülmesi gereken yerler arasındadır. Sizler için Almanya’da gezmekten keyif alabileceğiniz 10 farklı yeri derledik.

10 – KURFÜRSTENDAMM

Kurfürstendamm semti Berlin’de kısaca Ku’damm olarak anılıyor. İsmini semtten alan Ku’damm’ın ana caddesi ise Berlin’in Champs-Élysées’sidir. Oteller, lüks mağazalar ve restoranların bulunduğu cadde çınar ağaçlarıyla süslüdür.

9 – JÜDİSCHES MUSEUM (YAHUDİ MÜZESİ)

2011 yılında açılan müze, Yahudilerin Almanya’daki 2 bin yıllık geçmişlerine ait çeşitli bilgi ve belgelerin sergilendiği bir müzedir. Tarihsel ve kültürel pek çok şeyi görme imkanınızın olacağı müze aynı zamanda mimari açıdan da harika bir görünüme sahiptir. Giriş yer altı kapılarında yapılırken; müzeye kuşbakışı baktığınızda ise binanın zikzak şekle sahip olduğunu görebilirsiniz.

8 – ROMANTİK YOL

Ülkenin en önemli turistlik yerlerinden biridir. Romantik yol 1951 yılında Ausgburg tarafından yapılmıştır. Wüzburgdan başlayıp Fussen’ne kadar devam eden bu muhteşem yol, romantizmi sonuna kadar yaşamanızı sağlayacaktır.

7 – CONSTANCE GÖLÜ

Constance gölü hem turist noktası hem de Almanların yaşam kaynağı olan bir yerdir. Suyunun muhteşem temizliği, yaşam kaynağı olmasında önemli bir etkendir. Doğayla iç içe cenneti yaşamak isteyenler için bulunmaz bir yer.

6 – NEUSCHWANSTEİN KALESİ

Walt Disney gibi dünyaca ünlü film yapım şirketininde kullandığı ve ilham aldığı bu kale Almanya’nın görülmesi gereken yerlerinin başında gelmektedir.

5 – KÖLN

Köln şehrinin kendine özgü muhteşem bir kokusu vardır. Köln şehrinde görebileceğiniz çok güzel Köln Katedralleri ve birçok tarihi mekan mevcuttur.

4 – OKTOBERFEST (EKİM FESTİVALİ)

Ekim festivali bir mekan olmasa da turistlik bir aktivite olması yönünden görülmesi gereken yerlerin başındadır. Almanya’nın Bavyera eyaletinin Münih kentinde her yıl Eylül ayının son günlerinde yapılır.

3 – DACHAU TOPLAMA KAMPI

Almanya’nın karanlık geçmişini simgeleyen mekanların başında gelen bir toplama kampıdır. Mart 1933 kurulan bu toplama kampı, Nazi devleti tarafından kurulan ilk düzenli kamp olma özelliğini taşımaktadır.

2 – KARA ORMAN

Masalsı bir isme sahip olan bu ormanda yeşilin her tonunu, birçok agaç çeşidini görebilirsiniz. Ayrıca bu orman tırmanmak için de çok idealdir.

1 – BERLİN DUVARI

Almanya’da bir devrin kapanış simgesi haline gelmiş olan Berlin Duvarı’nın ülke tarihinde çok önemli bir yeri vardır. Demokrasiye geçişin büyük simgesi olan Berlin Duvarı, bu ülkeye gezmeye gidecek olanlar için ilk duraklardan biridir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder